Müzik Hayatın Akışıdır

Ruhun gıdası, yaşamın ritmi, mutluluğun kaynağı veya seslerle betimlenen anlar, notalarla resmedilen tablolar, melodilerle anlatılan duygular… Pek çoğumuz böylesine güzel tanımlarız “müzik” dediğimiz o harikulade kavramı. Nedir peki müziğin hayatımızdaki asıl yeri? Anlamı nedir müziğin, nereden alır bu değerini?

“Müziksiz bir hayat hatadır.” diyerek Nietzsche, ne çok şey anlatmış aslında. Temiz bir cümleyle resti çekmiş, böylesine kesin bir dille vurgulamış müziğin önemini. Onun, hayatın bir bölümünden ziyade, tüm anları kapsadığını, müzik olmadan yaşanan bir hayatın koca bir yanılgı olduğunu…

Müzik, yalnızca kulaklarımızla işittiğimiz sesler bütününden ibaret değildir, olmamalıdır. Yolda gördüğümüz yaşlı bir teyzenin attığı adımlar, gözümüzü kapattığımızda kafamızın içinde dans eden renkler, heyecanlandığımızda sonuna kadar hissettiğimiz kalp atışlarımız… Hepsi müziktir ve hayatımızın her saniyesinde kendini belli eder. Bunun farkına varmadan yaşamaksa yaşamımızı anlamlandırmamaktır, ona hak ettiği değeri vermemektir. Müzik, hayatımızı griden gökkuşağına çevirendir. Müziksiz bir hayat, gri bir gökyüzüne mahkum kalmaktır.

Müzik deyince muhtemelen birçoğumuzun aklına gelen ilk şey olan şarkıları düşünelim. Bize her daim hayal kuracak mükemmel bir ortam sağlayan, günlük hayatın koşuşturmacasından biraz uzaklaşıp dinlenmemize olanak veren, belki de en önemlisi kendimizle baş başa kalma şansını bize sunan eserlerdir şarkılar. Bizi hayatımıza yönelik düşünmeye iterler. Kimi zaman yüksek ritimlerle bizi motive eder, anı yaşatır; kimi zamansa ağırlıklarıyla bizi uzak diyarlara götürürler. Hayata birkaç dakikalık mola gibi, öbür anlarımızı daha verimli kılan sihirli birer değnektir şarkılar. Bizi bir kafenin yanından geçerken kulağımıza çalınan o en sevdiğimiz şarkıdan daha çok motive eden, bize dilimize dolanan melodili o birkaç sözcükten daha çok keyif veren bir şey daha var mıdır hayatta? Kimi şarkılarda kendimizi bulmaz mıyız, hissettiklerimizi çok güzel tarif etmez mi bazı dinlediklerimiz? İşte ne kadar basit gibi görünse de hayatımızı şekillendiren, ruh halimizi değiştirendir özünde müzik.

Herkes sever film izlemeyi fakat kimse sevmez müziksiz filmleri. Herkesin içinden gelir dans etmek ancak müziği hissetmeden dans edemez kimse. Yine herkesin içinde vardır bağırarak şarkı söyleme isteği oysaki kimse bilmeden söyleyemez. Düşündüğümüzden de çok etkili müzik hayatımızda. Aklımıza gelen sınırlı sayıda birkaç örneği dahi çıkarınca hayatımız hayat olmaktan çıkıyor; koca sıkıcı bir yalana, seyircilerin zevk alamadığı bir gösteriye dönüşüyor. Kısacası müziksiz hayat tıpkı Nietzsche’nin dediği gibi bir hata oluyor.

Öyleyse müziğin hayatımızdaki yeri sorusuna geri dönelim. Müzik hayatımızın her yerindedir cevabı bile yeterli olmayacaktır bence. Böylesine mucizevi olan bu şeyi hayattan ayrı tutmak anlamsız olacaktır büsbütün. Bireyi, toplumu, psikolojiyi, teknolojiyi, maddiyatı, maneviyatı, her şeyi böylesine değiştiren bir şey için şöyle söylemekse en doğrusu olacaktır: Müzik hayatın akışıdır. Akmayan bir hayat ise kocaman bir hata…

(Visited 332 times, 1 visits today)