Müzik kelimesi aslı Yunanca olan “musica” sözcüğünden gelmektedir. Çoğu araştırmacıya göre muse-şifa dağıtan peri veya melek anlamına gelen Musica’nın etimolojisidir. Musiki kelimesi, Türkçede ise müzik yerine de kullanılmaktadır. Ruhun arındırılması ve eğitilmesinde önemli bir rol oynayan müzik, Eski Yunanlılara göre her türlü erdemin kökenidir. Tarih boyunca devam eden müzikoterapi çalışmaları günümüzde de tüm dünyada devam etmekte ve Türkiye’de de son yıllarda pek çok merkezde benzer çalışmalar yürütülmektedir.
İnsanlar üzerinde müziğin psikolojik bir etkisinin olduğu ise sürekli vurgulanmakta. Ritimle hareket etmek, şarkı söylemek, dinlemek ve çalgı çalmak bireyin müzikal oluşumları öğrenmesini sağlar ve bu etkinlikler, kişinin bedensel koordinasyon, zamanlama, hafıza, konsantrasyon ve dinleme gibi birçok becerilerini geliştirmesini sağlar.
Tabii ki müzik de kendi içinde farklı türlere ayrılıyor ve yapılan araştırmalarda görülüyor ki klasik müzik, insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerinde en olumlu etkileri yaratan tür olarak ilk sırada yer alıyor. Hatta ‘anne karnındayken, bebeklere klasik müzik dinletin’ tavsiyesini hepimiz duymuşuzdur.
Peki yapılan araştırmalar sonucunda müziğin insan üzerindeki etkileri nelerdir?
- Belirli müzik türleri, huzur veren endorfin hormonunun salgılanmasını ve sakinliği arttırır.
- Müzik stresi azaltır, rahatlatır.
- Müzik matematikseldir, karmaşık fikirlerin kolay çözülmesini sağlar.
- Müzik dinlerken, beyne giden kan ve oksijen miktarında artış olduğu için, uyarıcı ve harekete geçirici etkisi var.
- Kalp atışlarını ve metabolizmayı doğrudan etkiler. İdmanlarda tempolu ve ağır müziğin etkileri farklı sonuçlar doğurmuştur.
- Müzik ilham verir, duyguları harekete geçirir ve yaratıcılığı artırır.
- Etkili öğrenmenin temel unsuru olan beynin, sağ ve sol yarım kürelerinin denge içinde çalışmasını sağlar.
- Kas gerilimini azaltır, beden hareketlerini ve koordinasyonu geliştirir.
- Beynin, fiziksel dünyayı algılama, zihinde canlandırma ve nesneler arasındaki farklılıkları ayırt edebilme yeteneğini geliştirir.
27 Ocak 1756’da Avusturya’da dünyaya gelmiş, 3 yaşında piyano çalan, 4 yaşında beste yapan, 8 yaşında orkestra için yazılmış senfoniler besteleyen bir çocuk düşünün. İşte bu yüzden müziğin altın çocuğudur Wolfgang Amadeus Mozart. 35 yıllık ömrüne sığdırdığı 626 eserden bazıları 1993’te yapılan bir araştırmada, 36 üniversite öğrencisinin, önce IQ testinin sağ beyin yeteneklerini ölçen sorularıyla test edilmiştir. Testten sonra öğrencilere Mozart’ın “Re Majör, K 448 iki Piyanoluk Sonat”ı 10 dakika boyunca dinlettirilmiştir. Daha sonra öğrenciler tekrar test edildiklerinde, IQ skorlarının önceki değerlere göre daha yükselmiş olduğu gözlenmiştir. ‘Mozart Etkisi’ olarak tarihe geçen bu araştırma birçok farklı araştırmayı da beraberinde getirmiştir. Kimi araştırmacılar tarafından doğru olmadığı iddia edilen Mozart Etkisi, kimi araştırmacılar tarafından da doğrulanmaktadır.
Kaynak: