Karlı bir kış günüydü. Evde dedem vardı çünkü annem ve babam iş için toplantıya gitmişlerdi. Dedemle şöminemizi zar zor da olsa yaktık ama yakarken çok üşüdüğüm için dedeme ve kendime sıcak çikolata yapıp şöminenin yanında oturduk. Ben yavaş yavaş uykuya dalarken , aniden bir telefon sesiyle koltuktan zıpladım fakat dedem benim uyandığımı fark etmedi. Arayan annemdi ve dedeme beni sordu. Annem hastalıktan bahsetmeye başlayınca iyice dikeldim. Ona sordum ” Dede sen hasta mısın diye ?”. Dedem hiçbir şey diyemeden sadece başını sallamakla yetindi. Bir anda gözlerimden bir yaş süzülüverdi.
Dedem hastalığının fazlasıyla ilerlediğini ve artık maalesef ölüm döşeğinde olduğunu söyleyince ben donakaldım. O anlatamaya devam etti ve bana bir sandıktan bahsetti. O anda ,meraklı bir çocuk olduğum için, hemen sözünü kesip nasıl bir sandık olduğunu sordum. Dedem de anlatmaya başladı ” Ceviz ağacından , üzerindeki işlemeleri el emeği olan ve içi kadife kaplı” diye anlattı bana sandığı lâkin içinde bulunanlardan hiç bahsetmedi. Ben sandığı anlattıktan sonra içindekileri sorunca bana ” Sandık senin ellerine geçince görürsün dedi.”. Ben de pek üstüne gitmedim çünkü bu belki dedemle içtiğimiz son sıcak çikolata diye düşündüm ve anı bozmak istemedim.
O gecenin ardından belki bir belki bir buçuk hafta civarı geçti ve dedem iyice fenalaştı. Onu hastaneye götüren ambulansta ne yazık ki hayatını kaybetti. O gün odamdan dahi çıkmadım , kendimi iyice kapatmıştım. Ertesi gün defin işlemlerini yaparken aklıma rahmetli dedemin bahsettiği sandık geldi. Hemen gidip babama söyledim ve o da bana ” Bu sandık zaten dedenin odasındaydı eve gidice bakarsın dedi.”. Eve gelip sandığı açtığımda içinde bir not buldum. Ayrıca bazı eski fotoğraflar ve eski bir Canon-7 fotoğraf makinesi vardı. Fotoğrafları ve makineyi kenara bıraktıktan sonra notu okumaya başladım. Nottan anladığım kadarıyla sandıkta bir tane de cep saati vardı ama onu bir türlü bulamıyordum. Notun sonunda bir soruyla karşılaştım ve soruda ” Dedenle yapmayı en sevdiğiniz şey neydi ?” diye yazmıştı. Ben hemen anladım ve fotoğraf makinesinin içene gizlenmiş saati buldum.
Saati bulduğum için artık hep yanımda taşıyorum. Beni dedem daha yakın hissettiriyor. Bir gün arkadaşlarımla okul sonrasında eğlenirken bir anda her şey durdu ve biz şaşkınlıkla etrafa bakıyorduk. ”Bu cep saati mutlu olduğun zamanı anlıyordu ve o zaman kendiliğinden duruyordu.” dedi bir arkadaşım. Bu saati en iyi zamanlarımızı geçirmek için kullanalım dedi birkaç kişi ama bence bu saati dedemindi. Ben bu saati kullanmak istemedim ve saati bulduğum sandığa geri koydum. Sandığı da evimizin bahçesine gömme kararı aldım. Dedemi hâlâ daha özlüyorum ve o bunu biliyor.