Mutluluk

Ay güzel dünyamıza veda etmiş,güneş ise dünyayı selamladığı saatlerdi.Ailemle beraber kahvaltı ettik.yola çıkmak için hazırdık.Yolda sabah içtiğim o çayın tokluk hissi midemde vardı.Arabanın ilerlediği her yol yenileyici bir güzelliğe sahipti.Tanrının özenle şekillendirdiği o dağlar,sanki bu dağlara misafirmiş gibi üzerinde barınan  ağaçlar etrafında kuşların cıvıldadığı yollardı.Hedefimiz Ege yakasının görmeye değer yerlerinden biri olan Gökovaydı.Otuz dakikalık tatlı araba yolculuğundan sonra ulaşmıştık.Fakat geldiğimizi gören bulutlar etrafımızda toplaşmıştı mutluluktan ağlıyorlardı.Arabadan şemsiyelerimiz alıp yılların eskittiği ama ruhen aynı hissi yaşatan dağın üstündeki restorana oturduk.Tahtadan oluşan bu restoran,deniz manzarasına sahipti.Kumsala daha hızlı ulaşmaya çalışan dalgaları izlerken garson ne istedğimizi sormuştu.Hep bir ağızdan salep demiştik,hem komik hem de güzel bir andı.Garson memnuniyetle gülerek uzaklaştı.Gözlerim arkamızda olan güzel dağlar ve onları sarılıp koruyan ağaçlara takılmıştı.Uzun sürmeyen beklemeden sonra saleplerimiz masaya ulaşmıştı.Her aldığım yudum ağzımda şenlik mutluluğu ve aroma patlaması bırakıyordu.Herkesin yüzünde pembe bir tebessüm belirdii.Saleplerimi içtikten sonra yürüyüş yapmak için hazırdık.Restorondan çıktığımızda bir köpek bizi karşıladı gözlerinde bize baktıkça mutluluk beliriyordu.Yolumuza başlamak için hızlı adımlar atıyorduk ilerlediten sonra köpeğin bizi takip ettiğini fark etmiştik.Gözlerimi alamadığım dağlara çıkmaya başlamıştık.Manzara tıpkı yeni doğmuş bir bebek kadar güzel masumdu.Manzarayı görebildiğimiz yerde sağımızda mutlu bir çift vardı bunu gören biz sevinerek yola devam etmeye başladık.yukarı çıktığımız zaman eski kamp alanları vardı.Annem ve Teyzemin çocukluk yazlarını geçirdiği alana gelmiştik.Etrafımızda cıvıldayan kuşlar,gökyüzüne ulaşmaya çalışan yaşlı ağaçlar ve eskiden kalma terk edilmiş kulübeler vardı.Her attığımız adım annemlerin anısını depreştiriyordu.Biraz yürüdükten sonra solumuzda büyük bir düzlük vardı.Annemlerin anlattığı kadarıyla zamanında akşam vakti gençlerin gelip dans ettiği alan vardı.Sağımızda her çocuğun eğlenebileceği park vardı etrafı telle çevirilmiş büyük bir park vardı bu parkın en büyük özelliği dağ üzerinde olup sisler altında kalmasıydı.Sisler  bu yapayalnız parkı ilgi çekici kılıyordu.Yürümeye devam ediyorduk ilerlediğimiz zaman kamp alanına girmiştik 1947’ den kalma çadırlarla doludu terk edilmiş bu tatlı yer annemlerin gözleri önüne adeta çocukluklarını koyuyordu.Aşağı doğru inen patikaya adım alırken derin bir oh çektik güzel bir his bırakmıştı kalbimişzde bu alan.Patikadan yürürken yağmurdan ıslanmış taş ayağımı tutamadı yere düşmüştüm.Herkes aynı anda gülmeye başladı.ayağa kalktım ve yola devam ettik yolun sonu denize sıfır bir iskelede bitiyordu.Herkesten önce aşağı inip iskelenin sonuna özgür bir kuş gibi koştum.Ellerimle eski ve çürümüş bir tahtaya dayadım denizin kıyıya vurduğu o rahatlatıcı sesi dinliyordum bu benim için yenilenme olmuştu çok süre geçmeden arabaya geri dönmüş ve yol almıştık bu benim için unutulmazdı.

(Visited 120 times, 1 visits today)