Bana sabahı müjdeleyen kuşları güzel sesiyle güne başladım.Her şeyi üvey annemin ve kardeşlerimi sesi bozmayana dek.Ne kadar güzel güne uyansam bile üvey annemin ve kardeşlerimin bitmeyen istekleri yüzünden hiçbir gün bana güneşli değildi.Tam aksine yağmurdan geçilmiyordu.Ama bugün farklıydı ve hayatımda bir şeylerin değişeceğini hissediyordum.
Üstümde kirlilikten beyaz rengi görünmeyen elbiseme bakarak dudağımı büzdüm.Dünya hiç adaletli değildi.Üvey kardeşim Lora’nın melek beyazındaki elbiseye imrenerek baktım.Ne kadar da güzel görünüyordu.Esmer teninin üzerinde elbise adeta parlıyordu.Gözlerim kamaşmıştı.Diğer üvey kardeşim Daisy’nin gelmesiyle gözlerimin ağrıdığını hissettim.Güzel elbiselerinin aksine abartı bir makyaj hakimdi yüzlerine.Kız kardeşlerimin beni görmesiyle gözleri kör eden makyajlı yüzleri buruştu.Artık alışmıştım, üzülmüyordum.’’ Sindirella , hiç kız gibi görünmüyorsun.Ah ne yazık.’’ Dedi Daisy.Her zaman ki gibi içimden cevabımı vermiştim ama babama olan saygımdan ağzımı açmamıştım.Gerçek bende peygamber sabrı var.Benim yerimde başka biri olsa olacakları düşünemiyorum.Her zamanki gülümsememle en güzel cevabı vermiştim.Bu onu daha çok sinirlendirmişti yani amacıma ulaşmış bulunmaktayım.Beni görmezden görerek başları dik bir şekilde ilerlediler.Benim çilem sadece bunla son bulmuyor ne yazık ki üvey annemi unutmasa gerek.O da arkalarınıdan beni görmezden gelerek yoluna devam etti.Dediğim gibi alışmıştım.Ya da alışmışım gibi davranıyordum.
Kapının sesli bir şekilde kapanmasıyla ağrıyan belimi kaldırdım.Düşündüğüm şey için gitmişlerdi.Beni tabii ki unutmadılar çünkü ben onlara göre görünmez bir karakterim.Bugün Kraliyet ailesinin balosu ,prensin kendisine eş seçeceği parti, vardı. Para düşkünü olan üvey kardeşlerim ve annem kendilerine en yakışan kıyafetlerini giyerek baloya katılmışlardı.O esnada bunları düşünürken içimden ‘’ Keşke ben de gidebilseydim.’’ diye geçirdim. Bu dileğimin gerçek olmayacağını biliyordum. Daha doğru düzgün bir elbisem yoktu. Olsa bile bakımlı bir kız değildim. Evdeki işleri yapmaktan kendime süre ayıramıyordum üvey annem bitse onların misafirleri başlıyordu. İç geçirerek gözlerimi kapadım ve tekrar diledim.O esnada bir ışık parladı.Gördüğüm şey karşısında gözlerim şokla açılmıştı.
Karşımda dünya tatlısı bir kız çocuğu vardı.Pamuk şeker gibi gözüken yumuşacık yanakları al elmalar gibi kıpkırmızıydı.Konuşmasıyla kendime geldim.’’ Dileğini duydum prensesim, hadi bu dileğini yerine getirelim!’’dedi.Bu sözlerle olduğum yere çakıldım.Benim için değişim bu sözlerle başlamıştı.
Kızın bir oraya bir buraya koşmasından başım dönmeye başlamıştı.Enerjisine yetişemiyordum.Üstüme baktığımda rüyamda bile göremeyeceğim bir elbise vardı.Konuşmama bile izin vermemişti.Tekrar sormaya karar vermiştim.Üstüme tekrar baktığımda hazırdım bu yüzden vazgeçtim. Peri derin nefes alarak durdu ve beni süzdü.Güzel olduğuma karar vermiş olmalı ki gülümsemeye başlamıştı.’’Sonunda bitti.Şimdi tam prenses gibisin.’’dedi.Söylediği sözlerle aklım karışmıştı.’’Peri, acaba neden böyle giyindim?’’dedim.’’Bu senin dileğin değil miydi yoksa ?’’ diye endişelendi.Düşündüm evet bu benim dileğimdi.Kahkaha atmaya başladım.Bunlar gerçek miydi?Kendi etimi kıstırdım.Canım yanmıştı yani bütün bunlar gerçekti.Şimdi Peri de mutluydu.’’Hadi prensesim, geç kalıcaksın.’’Ben ise ‘’Peki Perim.’’dedim.Odamdan çıktım.Peri de benimle birlikte gelerek yapıcağım şeyleri anlattı.24’ten önce evde olmalıymışım yoksa aynı halime dönermişim .Kapı da beni bir limuzin bekliyormuş.Limuzin ise hayvanlardan oluşuyormuş.Her şey sihirmiş aslında.Bu beni üzmüştü, yeniden bir dilek diledim.Ve yola çıktık.
İçeri girdiğimde herkes büyünün altındaymış gibi gözlerini bana dikmişti.Galiba gerçekten büyünün altındalar.Başka açıklaması olamaz.İlerlediğimde yakışıklı bir genç beyfendi görmüştü.O da herkes gibi bakıyordu.Bana doğru yürümeye başladı.Bugün dileklerim gerçek oluyordu.Karşımda yıllardır aşık olduğum adam vardı.Ülkenin prensi.Benimki sadece bir hayaldı şimdi ise gerçek oluyordu.Elini uzatmasıyla kendime geldim . Benim gecem şimdi başlıyordu.
Bütün gece dans etmiş, hayallerimizden konuşmuştuk. Hayal ettiğimden bile güzeldi.Ta ki saat 24’te gelene kadar büyü bozulmuştu.Kaçmak zorunda kalmıştım arkamda bir ayakkabı bırakarak…
Prens neredeyse 1 aydır onu arıyordu.Yani Sindirella’yı. Elinde sadece adı ve ayakkabısı vardı.Adından bulamıyordu yaygın bir isimdi.O da ayakkabıyla kapı kapı dolaşıyordu.Son bir ev kalmıştı.O ev ise dağların ardındaki bakımsız evdi.Tanrı’ya dua ederek eve doğru ilerledi.Kapıyı çaldığımda her yerinden yapmacık olduğunu kanıtlayan bir kadın açmıştı.Onu gördüğü gibi yalakalık yaparak eve almıştı.Prens bunlara alışıktı ama artık sıkılmıştı prensesini istiyordu.Konuyu özet geçerek anlattı.Kadın ise bağırarak kızlarını çağırdı.İki kız da ayaklarını uzatarak ayakkabıyı denemek istediler.Prens, muhafızlarına uzatarak denemelerini emretti.Esmer olan kız bir hayli ayakkabıyı zorlamıştı ama girmiyordu.Muhafızı da bir hayli zorlamıştı.Sarışın kız ise ayağını sokmuş fakat küçük olmuştu .Ayakkabıyı vermemek için muhafızla kavga etmeye başlamıştı.Prens bir baş hareketiyle sarışın kızı susturmuştu.Prens çok yorulmuştu artık.Kavuşmak istiyordu.Başının ağrıdığını hissederek su rica etti.Abartı makyajlı kadın bağırarak Sindirella isimli hizmetçiyi çağırdı.O an prens bir şeyler hissetmişti.Kızı gördüğünde ise emin olmuştu ama ayakkabıyı denetmek istiyordu emin olmak için.Hizmetçi durdurarak muhafıza emretti.Kız ayakkabıyı denemişti fakat ayakkabı olmamıştı ,büyük olmuştu.Prens daha çok emin olmuştu.Çünkü prensesle saatler boyunca dans etmişlerdi ayaklarının şişmemesi imkansızdı.Kendisinin ayakları için büyük ayakkabı giymişti şiştiği için.Prensesin yüzü asıktı ayakkabı olmadığı için.Prens giderek ona sarıldı.Prenses ve Prens birbirlerini bulmuşlardı onlardan daha mutlusu yoktu.
Mutlu Sonsuz…