Gerçekleşmemiş hayallerin getirdiği hayal kırıklıkları,gerçekleşmiş isteklerin getirdiği mutluluklar hayatımızın içinden duygular olsa gerek. Neredeyse her insan en az bir kere bir şeyi gerçekten de istemiştir. Gerçekleştirmek için çabalamış,çabalamamış olmasına bakmaksızın bunu söyleyebiliriz. Büyük de olsa küçük de olsa hepimizin istekleri ve hayalleri olmuştur. Bu biz istemesek de olan bir şey,doğamızda var.
Bazı insanlar akışına bırakır ve hayalini gerçekleştirmek için büyük çabalara girmez ama bazıları da gecesini gündüzüne katar,uykusundan kısar ama o hayalini gerçekleştirme düşüncesi onu ayakta tutar. Sonuçta bazen ikisi de hayalini gerçekleştirir bazen sadece biri gerçekleştirir. Aslında bu iki tip iki yasayı temsil ediyor. Akışa bırakmayı yoksa işlerin kötüleşeceğini savunan hepimizin sıkça duyduğu Murphy Yasası ve diğer tüm kalbiyle isteyen Çekim Yasası. Peki hangisi doğru?
Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişebileceği gibi genellikle insanlardan duyduğumuz Murphy yasası çünkü insanlar karamsarlığa alışmış,tam olarak ne istediğini bilmiyor,”Nasipte varsa.” gibi sözlerle kendini kandırıyor. Halbuki hayata böyle mi bakmalı insan? Bir amacı olmalı,her düşündüğünde gözlerinin içi parlayan,hırsla dolup taşan ve uykusuz geçirdiği günleri bir ceza gibi değil de hayaline attığı adımları kolaylaştıran yol olarak gördüğü.
Hem şunu da unutmamak gerek bilinçaltımız bir günlük gibidir,bizim dışarıya yansıtmasak da içimizden geçenleri bilen ve bazenleri hayatımızı gerçekten etkileyen. Bir insan dışarıda “Bunu başaracağım!” gibi cümleler kursa da eğer içten içe emin değilse,ne yapacağını bilmiyorsa istediği kadar hırslı olduğundan bahsetsin bilinçaltını kandıramaz. Aynı zamanda evren-enerji dediğimiz bir etki tepki var. Bazılarımız duymuştur belki annelerimizin önünde ne zaman kötü bir şey söylesek “Ağzını hayra aç.”,”Dönüp sana gelecek.” tarzı şeyler derler.
Einstein’ın ünlü bir sözü vardır hatta: İnsanoğlu;ağzından çıkan cümlelerin,beynindeki düşüncelerin bütün evreni dolaşıp,tekrar onlara geri döndüğünü bilse çok daha dikkatli olurdu. Bu söz düşüncelerimizin ne denli önemli olduğunu ve enerji yaydığının kanıtıdır. Aslında biz her an evrene enerji yayıyoruz. İçimizden geçirdiğimiz düşünceleri zaten hiç kimse duymuyor desek de evren bunları alıyor ve negatifse aynı negatiflikle geri veriyor.
Kısaca,düşüncelerimizin bir tarla olduğunu düşünürsek ne ekersek onu biçeriz. Düşüncelerimiz hayatımıza yön verir ve mutluluğumuzun aslında bir kısmı da düşüncelerimizden gelir. Tabi ki de hayatımızın her anında pozitif olamayız,yıkıldığımız anlarımız da mutlaka olacaktır ama önemli olan o anlarda “Bitti,daha toparlayamam artık.” gibi düşünmek yerine “Olsun,düştüm ama kalkacağım,bu sefer daha tecrübeli.” diyebilmemiz. Murphy yasası gibi her şey ters olacak diye düşünmektense bir hayal için istekle yanıp tutuşmak,çabalamak bizi daha kaliteli bir yaşam tarzına yönlendirecektir.