Sene 2050. Ben dünyanın en pahalı ikinci şirketinde çalışan bir üst düzey yöneticiyim. Beş yıl önce bu şirkette çalışmaya başladım. Bu şirketi internette gördüm ve görür görmez bu şirketle beni işe almaları için iletişime geçtim. Bu şirket biraz pahalıydı fakat ödediğim miktardan daha fazla maaş alacaktım. Beni bir mülakata çağırmışlardı. İki gün sonra mülakata gidecektim. Çok heyecanlıydım. Hemen o gün ne giyeceğimi planladım. Ben her şeyi önceden planlayan bir insandım. Bu her şeyi önceden planlama özelliğimin bana bir sürü avantajı oluyordu. İki gün geçmiş, mülakat günü gelmişti. Mülakat için hemen hazırlanıp şirketin toplantı odasına gittim. Yeni patronum beni odada bekliyordu. Bana bazı sorular sormaya başladı:
Patron: Hangi okulu bitirdin?
Ben: Gazi Üniversitesi.
Patron: Hangi bölüm?
Ben: Kimya Mühendisliği Bölümü.
Patron: Daha önce bir yerde çalıştın mı?
Ben: Hayır.
Patron: Ehliyetin var mı?
Ben: Var.
Patron: Hangi dilleri biliyorsun?
Ben: Rusça, İngilizce ve Türkçe.
Patron: Bu dillerdeki seviyelerin ne kadar?
Ben: Rusçayı sadece okuyabiliyorum. İngilizceyi hem okuyup hem yazıp hem de konuşabiliyorum. Türkçeyi de ana dilim olduğu için etkili biçimde konuşabiliyorum.
Patron: Tamam. Ben sizinle bir hafta sonra tekrar iletişime geçeceğim. Gidebilirsiniz.
Ben: Teşekkür ederim, kendinize iyi bakın.
Eve geldim. Çok heyecanlı, stresli ve yorgundum. Bir haftanın geçmesini heyecanla bekliyordum. Sonunda bir hafta geçti, beklediğim gün gelmişti, bugün patron beni arayacaktı. Öğlene doğru patron beni aramıştı. Sonraki gün işe başlayacaktım… Böylece iş hayatıma başlamış oldum. Yıllar çok hızlı geçti. Aylık aldığım maaşlardan neredeyse zengin etmişti bu şirket beni. Çok mutluydum.