Yaz tatilinde havalar çok ısındığı için teyzemin yanına taşındım. Orada en azından deniz vardı ve 1 haftalığına oradaydım ama gittiğimde sahildeki kumlar yanıyor ve balıklar ölmüş, kıyıya vurmuş plastik poşetler pet şişeler vardı. Sonra eve geri girip araştırdım. Böyle giderse deniz mahsulleri 2 yıl sonra yok olacakmış. Tam bilgisayarı kapatacakken teyzem alışveriş merkezine gidelim dedi. Ben de olur, dedim. Avm’ye giderken camdan dışarı bakınca fabrikaların borusundan simsiyah dumanların çıktını gördüm. Filtreleme yoktu tüm bu her şey fazla diye bağırdım içimden resmen. Dünya çöplüğe dönmüş, dedim teyzeme. Teyzem bana evet ben nasıl değiştirebilirim, dedim. İnsanlar denize çöplerini atıyor, fabrikalar atıklarını… diye bağırırken teyzemin dilekçe yaz dediğini duydum. Ben de dilekçe nedir, diye sordum. O da bana gördüğün firmaları yaz ve devlete yolla, dedi. Seve seve yardım ederim, dedi. Evimin 1 milyon TL’lik değeri 20 bine düştü, dedi. Ben de niye, dedim. Kumlar kıyıya vurmuş balıklar ve dahası dedi. Ben teyze AVM yerine dilekçe yazalım, dedim. O da olur, dedi. Zaten yoğun trafikten 10 metre ilerlemiştik. U dönüşü yapıp eve geri döndük. Hemen teyzemin bilgisayarında dilekçe yazıp devlete yollayacaktım ama yakında bina yapıldığı için elektrik kesilmişti. Teyzem bana uyu yarın elektrik gelir, dedi. Tam uyuyacakken çöp kamyonu gelip denize çöpleri boşalttı ve gitti. Orada daha çok üzüldüm ve bunu da bildirecektim. Denize çöp atılmasının, trafik sorunları, en kısa mesafe için kullanılan arabalar yerine elektrikli arabaların daha çok yaygınlaşması gerektiğini, derken sızıverdim. Teyzem uyandırdı ve makaleyi CİMER’den yolladık. Aylar geçti ama cevap gelmedi. Biz de firmalara dava açıp durduk ta ki kazanana dek…
Muhteşem Yaz
(Visited 4 times, 1 visits today)