Patron Smith, cam önündeki sandalyesinde oturmuş kahvesini yudumlarken kapının çalmasıyla birlikte, tüm havası söner. Kapıya doğru ilerler ve kapıyı açar. Birde ne görsün? Kapının arkasında duran kişi eski dostu Joe’ydu. Fakat Joe’yu hiç bu kadar sinirli görmemişti. Sinirli olmakla birlikte hem korkmuşa benziyor hem de biraz tedirgin gözüküyordu.
Joe sinirle içeri daldı, bir diğer adıyla, içeri girdi. Patron Smith olacaklardan habersiz Joe’ya döner ve sorar, “Joe ne oldu? Çok telaşlı görünüyorsun.” Joe titrer bir sesle, “ Şey ben… ııı şey…Patron Smith, Ney? Hadi söyle artık!” Joe kendini toparlar ve, “Ben buraya görevimi yapmak için geldim.” der. Patron Smith meraktan çatlamak üzereydi. Hiç vakit kaybetmeden sordu, “ Peki ne göreviymiş o? Ben niye o görevde yokum.”
Aaaa bu arada söylemeyi unutmuşum. Patron Smith ve Joe birer dedektiftir. Evet şimdi konumuza geri dönme vakti. Joe ne diyeceğini bulamadı. Onun yerine, “Aaa Patron Smith rica etsem bana bir bardak su getirir misin?” Patron Smith hemen mutfağa gitti bir bardak suyu aldı, salona dönerken Joe’nun cebinde sakladığı tam gözükmeyen, sadece bir kısmı dışarıda kalan silahı gördü. Aslında biraz korktu ama Joe’nun bir dedektif olduğunu hatırlayınca korkusu dindi.
Çünkü; dedektifler bir göreve çıktıklarında daima yanlarında silahlarını da götürürler ama Patron Smith soramadan duramadı, “Joe silahını daha demin söylediğin, benim olmadığım görev için mi aldın?” Joe’nun gözleri bir anda fal taşı gibi açılmasın mı? Joe’nun elleri titremeye, dudakları sanki -1 derecede donmuş gibi oldu. Joe hem korkak hem de kararlı bir sesle, “Patron Smith bence görevi yerine getirmenin zamanı geldi.” dedi. Patron Smith ne olduğunu anlayamamıştı. Patron Smith, “Joe artık görevinin ne olduğunu bana da anlatır mısın? Tam iki saat oldu ve hala görevini ne olduğunu söylemedin.” Joe, “ Demek benim görevimin ne olduğunu çok merak ediyorsun?”
Patron Smith “ Evet evet çok merak ediyorum.” Joe, “Görevim senin için hem çok şaşırtıcı hem de çok korkutucu olabilir.” Açıklıyorum der ve cebinde ki silahı çıkarır, “Görevim seni öldürmek. Biliyorum biz on senelik arkadaşız fakat bunu yapmak zorundayım.” der. Patron Smith çok korkmuştu, geri geri gitmeye başladı. Patron Smith bir yandan da avazı çıktığı kadarda bağırıyordu. “ Yardım edin! Sesimi duyan yardım etsin!!!” Joe, “Hah hah haa. Boşuna uğraşıyorsun Patron Smith. Kimse sesini duyamaz.”
Patron Smith, “ Niye böyle bir şey yapıyorsun, neden ha cevap versene!” Joe’nun sabrı taşmak üzereydi. Hemen işini bitirip gitmek ve daha fazla insan öldürmek istiyordu. Lafı uzatmadan, “Artık yeter.” dedi ve bum. Mahalle silah sesiyle çınladı.
Sonra bir mucize oldu. Bir el usulca omzuna dokundu. Patron Smith şoktaydı. Arkasına döndü, yüzünde bere olduğu için kim olduğu anlaşılmıyordu. Beresini çıkardığı anda Patron Smith öyle bir bağırdı ki herkes ne olduğunu şaşırdı. Ne yazık ki size bereli adamın kim olduğunu söyleyemeyeceğim ve Patron Smith’in niye öyle bağırdığını… Olsun, yine de siz kendi hayal gücünüzü kullanarak bereli adamın kim olduğunu tahmin edebilirsiniz.