Mucize

Yoğun bir haftaydı. Dönemin son sınavını teslim ettikten sonra çantamı alıp okulun çıkış kapısına doğru yürümeye başlamıştım ki Zeynep elinde bir broşür yüzünde ise kocaman bir tebessümle koşarak yanıma geldi. Daha selam bile vermeme izin vermeden elindeki broşürü elime tutuşturdu. Dönemin başında bahsettikleri beş günlük kamp gezisinin broşürüydü bu. Dönemin başından beri bunu bekliyordu Zeynep hatta valizi bile hazırdı. Gelip gelmeyeceğimi sordu. Ben ise çok emin değidim gitmek istediğimden. Broşürü ona geri uzatırken “Bilmiyorum.” dedim. “Broşür sende kalsın o zaman, gitmeye karar verirsen lazım olur.” dedi. Ve eve doğru yürümeye başladım.

Eve vardığımda broşürü sehpaya koydum ve odama gittim. Birkaç saat sonra abim elinde broşürle odama girdi. Gidip gitmeyeceğimi sordu ve geçen seneki kendi kamp gezilerini anlatmaya başladı. Birsüre sohbet ettikten sonra böyle bir fırsatı kaçırmam ve gitmem gerektiğini söyleyip odamda çıkıp kapımı da arkasından kapattı. Gözüm kapımın arkasındaki valizime takıldı. Ne kaybedebilirdim ki güzel bir adada arkadaşlarımla geçireceğim beş günlük bir kamptan. Telefonumu aldıp Zeynep’e mesaj attım ve valizimi toplamaya başladım. Birkaç kıyafet ve bir tane de kitap aldım yanıma. Yiyecek içecek ve barınma gibi ihtiyaçlarımızı okulumuz ayarlayacaktı. Gideceğimiz ada ise çok büyük bir ada değildi ama sahilleri ve yeşillik alanları çok güzeldi. Bizi adaya götürecek gemiye varmamız beş saat, gemi ile adaya varmamız ise yaklaşık olarak bir saat sürecekmiş. Adada telefon çekmediği için telefonlarımızı almayacakmışız ve öğretmenlerimiz ise telsis ile haberleşeceklermiş.

Kampa günü gelmişti sonunda. Valizimi kontrol ettikten sonra montumu alıp okula doğru yola koyuldum. Bizi gemimize götürcek otobüslere okulun önündebinicekmişiz. Tam otobüsümü arıyordum ki Zeynep’i gördüm. Otobüslerimiz aynıydı. Valizlerimizi yerleştirip yerimize geçtik.

Yolculuğun yarısında uyuyakalmışım diğer yarısında ise fim izledik ve adada neler yapacağımızla ilgili planlar kurduk. Zeynep bir ada bulup içini gezmek ve taş toplamak istiyordu ben ise dalış yapmak ve ormanda gezmek istiyordum. Tam ilk ne yapcağımızı tartışırken limana geldiğimizi fark ettik. Otobüsten indik, valizlerimizi aldık ve grupla beraber gemimize doğru ilerlemeye başladık. Gemimiz çok büyük ve lüks bir gemi olmasa da bizi adamıza götürebilecek gibi gözüküyordu. Mavi renk boyayla örtülmeye çalışılmış pasları ve her bastığınızda gacurdayan tahtaları geminin ne kadar yaşlı olduğunu ele veriyordu. Zeynep “Bunla mı gideceğiz adaya?” der gibi yüzüme bakıyordu. “O kadar da kötü değil.” diye fısıldadım. Ama aslında öyle düşünmüyordum, gemi gerçekten çok kötü durumdaydı ama o kadar yolu geri dönemezdik ya. Herkes gemiye yerleştikten sonra denize açılmaya başladık. Yarım saat sonra adaya varmıştık.

Adada iki kişilik küçük bungalov evler vardı. Zeynep ve ben en kenardaki, ormana yakın olanı seçtik. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra ilk olarak ormana gitmeye karar verdik. Çok fazla uzaklaşmayacaktık biraz gezip hava kararmadan dönecektik. Zeynep de eşyalarını yerleştirdikten sonra ormana doğru yöneldik. Upuzun, yemyeşil ağaçlar ve rengarenk çiçekler vardı. Ormanı gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık, zaman su gibi geçti. Yaklaşık bir bir saat sonra bungalavlorın görüş alanımızdan çıktıklarını fark ettik ve geri dönmeye karar verdik. Ama hava kararmaya başlamıştı. Hızlı hızlı yürümeye başladık ama bungalovları hâlâ göremiyorduk.

Telaşlanmaya başlamıştık. Zeynep “Acaba yanlış yöne mi gidiyoruz?” diye sordu. Ama ben bungalavların bu yönde olduklarından emindim. Şimdi ise koşuyorduk hemde çok hızlı bir şekide yine de ağaçlardan ve bitkilerden başka bir şey görmüyorduk. Hava kararıyordu ve biz ne yapacağımızı bilmiyorduk. Artık pes etmiştik. Zeynep oturup ağlamaya başladı zifiri karanlıkta. Yanımıza ışık da almamıştık ihtiyacımız olmayacağını düşündüğümüz için. Kalbim tam yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı ki sonra bir mucize oldu. Bir el usulca omzuma dokundu. Çığlık atarak arkama döndüm. Karanlığın içinden öğretmenimiz ve birkaç görevli belirdi. Mutluluktan ağlayacaktım. Zeynep’i ve beni tekrar bungalavların olduğu yere götürdüler. Ama bu habersiz gezimizin sonuçları olacaktı tabii ki. Ertesi gün hiçbir aktiviteye katılamama cezası aldık. Katılmak istediğimden de emin değildim zaten. Kampın geri kalanını bungalovda geçirmek istiyordum.

(Visited 75 times, 1 visits today)