Mucize

Sevgili Komşularım,

Öncelikle merhabalar. Yaklaşık bir aydır bu apartmanda oturuyorum ve bir aydır süregelen bir anlaşmazlık var aramızda. Bu durumu konuşarak çözemediğimizi fark ettim ve bu sabah bu anlaşmazlığın yönetim kurulumuza kadar gittiğini öğrendiğimde sizlere bir mektup yazmaya karar verdim.

Lütfen bu satırlarımı okurken tüm önyargılarınızı bir kenara bırakıp okuyun. Bir aydır evimde benimle yaşayan ve benim en yakın dostum olan Gece’ye karşı bir önyargınız var çünkü. Onu bu apartmanda istemiyorsunuz ve benim tüm dil dökmelerime rağmen hala onun başka bir yere gitmesini istiyorsunuz. Ama unuttuğunuz nokta Gece’nin annesi de, babası da, ablası da, kardeşi de benim. Onun tüm hayatı benden ibaret.

Nasıl bir çocuğun tüm hayatı ailesiyse benim minik dostumun hayatı da benim. Gece’yi sokakta bulduğumda henüz küçücük bir bebekti. Annesi onu bırakmıştı ve ölmek üzereydi. Onu o kaldırım taşından alıp veterinere götürürken içimdeki umudu size tarif edemem. O kucağımda titrerken ben onu veterinere yetiştirmeye çalışıyordum. Veterinere bıraktığımda ise ilk duyduğum cümle “Yaşaması neredeyse imkansız ama elimizden geleni yapalım, belki bir mucize olur.” cümlesiydi. Onu oraya bıraktım ve evime döndüm. Ertesi gün ilk işim veterinere gidip bulduğum minik cana bakmak oldu. Gittiğimde, Gece yarı baygın yatıyordu, doktorlar hala umutsuzdu. Yaklaşık bir hafta her gün gidip Gece’ye baktım, her gün onu sevip öptüm. Günler geçtikçe Gece sanki benden güç aldı ve yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. İlk gözlerini açtığında bana baktı. Sanki bana teşekkür eder gibiydi. Gözleri masmaviydi, aynı gökyüzü gibi, umut dolu. O gün onu sahiplenmeye karar verdim ve tedavisi için elimden geleni yaptım. Ve Gece mucizeyi gerçekleştirdi.

Onu ilk evime getirdiğimde kucağımdan inmedi, sanki onu bırakıp gitmemden korkuyordu. Yavaş yavaş eve alıştı ama evin içindeyken bile peşimden ayrılmıyordu, uyurken bile benimle uyuyordu ona en iyi yatakları almış olmama rağmen. Bir süre onu evde tek bırakıp dışarı çıkamadım. Her yere benimle geliyordu. Şimdi size soruyorum, daha yeni yeni evde tek kalabilen, birazcık bile geciksem korkan, tüm ailesi ben olan bir köpeği nasıl başka bir eve gönderebilirim?

Şunu da eklemek isterim ki Gece’nin size ne gibi bir zararı olduğunu da anlamış değilim. Gece ses yapmayan hatta kırk yılda bir havlayan bir köpek. Evin içinde size hiçbir zararı olmadan yaşayan bu küçük canlıdan ne istiyorsunuz anlamış değilim. Belki önyargılarınızı kırsanız Gece’nin ne kadar uysal, ne kadar sevecen bir köpek olduğunu görürsünüz. Siz ona sadece gülümseseniz bile sizin onu sevdiğinizi düşünüp mutlu olabilen bir köpek.

Nasıl ki bir çocuğu büyütürken ondan bir şeyler öğreniyorsanız hayvanlardan da aynı şekilde yeni şeyler öğrenirsiniz. Onlar da aynı çocuklar gibiler. Lütfen onlara bu gözle bakın. Onların tek hayatı biziz. Tek istedikleri sevgi, başka hiçbir şey değil. Sizden sadece Gece’yi bir köpek olarak değil de duyguları olan bir canlı olarak görmenizi istiyorum. İnanıyorum ki bu durumu beraber çözeceğiz.

Buraya kadar okuduysanız, bir nebze olsun beni anladıysanız sizlere minnettarım. Lütfen unutmayın ki Gece benim ailemin bir parçası ve onu hiç kimseye  vermek gibi bir düşüncem yok. Umarım düşüncelerinizi biraz olsun değiştirebilmişimdir.

Sevgilerimle,

Deniz Demir.

(Visited 30 times, 1 visits today)