Şüphesiz ki her insanı hayatındaki her durum veya olayda motive eden birileri veya bir şeyler vardır. Kimi zaman bu bir eşya, bir hayal, bir ümit, bazen de ailemiz veya arkadaşlarımız olabilir.
Peki motivasyon kaynağımız bir insan olduğunda, bu aynı zamanda bizi yaptığımız işlerde o insanı hayal kırıklığına uğratma korkusuna itip başarısızlığımızla sonuçlandırır mı? Örneğin kardeşlerimizi ele alalım. Kendimizden yaşça küçük olan kardeşimize örnek olabilmek arzusuyla gerek eğitim hayatımızda, gerekse günlük yaşantımızda hep en iyisi olmaya çalışırız. Sırf o bizi görsün ve bizim gibi başarılı olmak için çabalasın diye. Ancak elbette her zaman başarılı ve mükemmel olmamız olanaksız. Bu gibi yetersiz kaldığımız durumlarda “Acaba hala beni eskisi kadar güçlü görüyor mudur?” “Gözündeki duruşumu ve değerimi kaybetmiş olabilir miyim?” gibi düşüncelere kapılıp ciddi bir motivasyon kaybına uğrayabiliyoruz.
- Ya da kendimizden yaşça büyük olan abla veya ağabeylerimizi görüp aynı şekilde onları örnek almaya çalışabiliyoruz, tıpkı küçük kardeşlerimizin bize yaptığı gibi. Onları görüp kendimizi en az onlar kadar başarılı olmak için zorlayarak takdirlerini bekliyor, hatta bazen kendi çapımızda onlarla yarışlara girip notlarımızla veya diğer başarılarımızla onlardan üstün olma çabasına girişebiliyoruz. Bunlar çoğu zaman bizi ve hayatımızı olumlu yönde etkilese de tabii ki fazla hırs sonucu oluşabilecek olumsuzlukları da göz ardı edemeyiz. Örneğin yaptığımız her işte öncelikli olarak kendi mutluluğumuzu düşünmek yerine ablamızı veya ağabeyimizi geçebilmek için uğraşırsak, ne kadar başarıya ulaşırsak ulaşalım asla tamamiyle tatmin olamayacağız. Ayrıca başkalarını örnek alırken de sırf onlardan daha iyisini yapabileceğimizi kendimize veya çevremize kanıtlayabilmek uğruna, aslında ilgi alanımıza hiç girmeyen konulara yoğunlaşmamız da olası. Mantıklı düşünüp bunları yapmamamız gerektiğini kabullenemezsek, elimizden ileriki hayatımızda geçmişi düşünüp kaybettiğimiz zamana üzülmekten başka hiçbir şey gelmez.
Elbette ki dünya üzerindeki herkes kardeşleriyle iyi anlaşmıyor veya onları örnek almak ya da yol göstermek gibi dertleri yok. Bazı durumlarda, özellikle küçük kardeşi olan insanların akademik ve sosyal hayatının olumsuz yönde etkilendiği gözle görülebilen bir gerçek. En basitinden örnek vermek gerekirse, zaten gergin olduğumuz yoğun sınav dönemlerinde sınav kaygısı olmayan küçük bir kardeşimizin olması bizim ciddi anlamda dikkatimizin dağılıp sonucunda da başarısızlığa ulaşmamıza sebep olabilir. Ailemiz veya bizim uyarılarımızla bir noktaya kadar sessiz kalsalar da, kendileri bu durumun ne olduğunu tam olarak algılayamadıkları için oynadıkları oyunlar ve çıkardıkları seslerin bizleri ne kadar olumsuz etkileyebileceğini düşünemiyorlar.
Eninde sonunda, hayatlarının bir noktalarında onlar da bizim durumumuza gelip bunu kendileri bizzat yaşayarak gözlemleyecek olsalar da, küçük yaştayken algılayamamaları da oldukça doğal. Sonuç olarak kardeşlerimizi, abla ve ağabeylerimizi hayatımızda bir engel olarak değil de motivasyon kaynağı olarak görmemiz bizi hem akademik açıdan, hem de sosyal açıdan olumlu etkileyecektir.