Modernleşmiş Bencillik

Sosyal statü, başarılar, deneyimler, arkadaş çevresi, yaşam biçimi bunların hepsi insanın davranışlarını ve karakterini etkileyen unsurlar. Bu unsurlar bazen dış etkenlerle bazen de insanın kendisiyle şekillenir. Önemli olan tabii ki iyi, düzgün, doğru ve ahlaklı olmak. Unsurların hepsi iyi olsa bunlar olmasa yine karakter zayıf olabilir. ‘El alem ne der’ , ‘O ne der, beğenir mi? ‘ gibi soruları çoğu insandan duyabiliriz. Belki doğrudur dışı düşünmek bir yerde kimisine göre veya insan kendi fikri doğrultusunda hareket etmelidir. Sonuçta mezarlar her zaman tek kişilik.

İnsan en basit örneğiyle kıyafet alırken modaya uygun mu, çok mu açık millet ne de? Gibi kaygılara kapılıyor. Bu hayatımızdan çok basite indirgenmiş bir örnek oysaki moda insanın kendine yakışanı giymesidir. Marka kaygısı veya dekolte miktarı, tabii ki birisi aile ahlakına göre biçimlenmiş şekilde giyinebilir kız erkek fark etmeksizin.

Giyimden devam edecek olursak dışa kanıtlama çabasıyla alınan gereksiz pahalı kıyafetler, oysaki beş yüz liralık bir kazak ile on bin liralık bir kazak arasında sadece bir arma farkı vardır ama ego kaygısından fark edemez insanoğlu ve kurulmuş bu düzende gereksiz harcamalar içinde boğulup gider borç batağında. O telefonlara vereceği parayla veya giyime, bir fakirin karnını hatta kirasını ödese ne kadar artar refah seviyesi. Böyle düşününce ne kadar basit geliyor kulağa fakat kaçımız bu yazıyı okuduktan sonra değişikliğe gidecek. Bir kişi bile değişse, bir aileye yardımı dokunsa dünya mı değişir sanki? Halbuki o gülen suratları, doymuş karınların, bir çocuğun tebessümü, yaşı geçmiş eli ayağı tutmayan insanın minneti size o armalar sağlamaz fakat işte yüz liranızı bile ayırsanız bunları tadabilirsiniz.

Kibir, ego bu iki kavram insanı dibe götürür. İslam’da en büyük günahlardan biridir kibir. İkisinin de ortak noktası sosyal statü veya kendini diğerlerinden üstün görme isteği. İstersen en pahalıyı giy tak bu ölümlü dünyada tek gireceksin o mezara ve onlar belki çöp olup gidecek ya da yakınlarına anı. Bu paralarla yüz güldürsen çocuk okutsan, sokaktaki kötü yola düşmüş çocukları arındırsan işte o zaman arkandan büyük adamdı derler. İllaki ün kazanmana, televizyonlara çıkmana gerek yok bir çocuğa gelecek kursan, topluma geri kazandırsan umut kesilmiş insanları her zaman hayır duası eksik olmaz.

‘Kim ne der?’ , ‘El alem ne der?’ gibi dışa odaklı sorular doğrultusunda hareket etmek yerine kendin olmak, ego için harcanan parayı yardıma yansıtmak doğru olandır bence. Hem refah seviyesi artar hem de kişinin yardımlaşma yönü. En kötü ihtimal birinin hayır duasını almak, tebessüm sebebi olmak bir markanın katamayacağı şeyler bunlar.

(Visited 14 times, 1 visits today)