İnsanlar tarih boyunca yaşamlarını kolaylaştırmak için belirli gelişme ve icatlar için kollarını sıvayıp işe koyulmuşlardır. Zaman zaman başarısız olsalar da sarf ettikleri bu enerji ve emek sayesinde günümüzde hayatımızı kolaylaştıran birçok makinelere ve cihazlara sahibiz.
Bu makineler ve cihazlar da aynı bizim gibi aktivite gösterebilmeleri için bir güç kaynağına ihtiyaç duyarlar. Akla gelen ilk toplu taşıma araçlarından örnek verecek olursak; çıkan ilk trenler kömürle çalışıyordu. Aynı şekilde insanlar uzun yıllar boyunca ısınma gibi çok temel olan ihtiyaçlarını da kömür gibi madenlerden sağladılar. Günümüzde ise her ne kadar kömürün kullanımı azalmaya başlamış olsa da halen kömür ve benzeri bir sürü maden ve fosil yakıt ihtiyacı söz konusu. Bu yakıtların dünya üzerinde tükenmesi söz konusu olunca insanlar madenciliğin alternatiflerini düşünmeye başladı ve çok uzak bir örnek olsa da uzay madenciliği de bu fikirlerden bir tanesi. Peki, uzay madenciliği mümkün mü yoksa günümüze çok uzak bir fikir mi?
Space X gibi gerek özel gerekse de Avrupa Uzay Ajansı gibi daha kurumsal şirketler hali hazırda uzaya seferler düzenlemektedir. Bu seferler uzaya istasyon kurmak, kurulan istasyonlara astronot göndermek ya da uydu yerleştirmek gibi amaçlardan dolayı gerçeklese de yapılacak gözlemler ve araştırmaların başka gezegenlere uçuşlar düzenlenmesini olası hale getireceğini düşünüyorum. Bu görüşümün altını ise Space X ve Tesla gibi yenilikçi 2 şirketin sahibi olan Elon Musk’ın Marsa koloni kurma fikrinin doldurduğu kanısındayım.
Öte yandan, Dünya’daki maden kaynaklarının tükenmesi ardından yeni kaynakların doğal yoldan elde edilmesi ciddi uzun yıllar sürecektir. Ayrıca beşeri üretim madenler ederinden fazla maliyetli olmaktadır ve de beşeri olduğu için değerini yitirmektedir. Özetle doğal yoldan tekrardan üretilmesini beklemek uzun zaman alacaktır ve ihtiyacımızı karşılamayacaktır ve insan üretimi madenler de değerini yitirmektedir ve zahmetlidir.
Uzaya baktığımızda ise önümüzde nerdeyse sınırsız varyasyon ve seçenek söz konusu. Şu anki teknolojimizin uzay keşiflerine yeterince el vermeyişi önümüzde ciddi bir engel oluştursa da ülkelerin ortaklaşa girişeceği uzay projeleriyle kısa zamanda çok yol kat edilebilir ve Dünya’mız gerek madeni alanda gerekse teknoloji anlamında ciddi gelişmelere ev sahipliği yapabilir.
Fikrimce, ülkeler ve özel şirketler uzay bilimine daha çok sponsorluk yapıp finans sağlamalı ki yenilikçi ve idealist şirketlerin önünden para engeli kalksın. Ardından gerekli deney ve gözlemlerin yapılması için uygun ortam sağlanmalı ve desteklenmeli. En önemlisi ise asla vazgeçilmemeli. Uzayla ilgili bilmediğimiz daha çok şey olduğu gibi bu konuda yapılacak teknolojik gelişmelerde de ilk başta tökezlenmesi son derece doğaldır ve olması gereken bir durumdur. Sonuçta insanlar yapılan hatalardan ders alıp yaptıkları işi veya geliştirdikleri projeyi daha mükemmel ve başarılı yapabilirler.
Sonuç olarak, uzay ile ilgili bilgimizin sınırlı olması bizim bu konudaki fikirlerimizi kısıtlamaktadır fakat aynı şekilde de bize fazlaca varyasyon ve seçenek sağlamaktadır. Önemli olan ise uzay faaliyetlerinin desteklenmesi ve devam ettirilmesini sağlamaktır. Uygun şartlar sağlandığı sürece uzay madenciliğinden uzayda yaşama kadar birçok konu açıklığa kavuşabilir ve faaliyete dökülebilir. Önemli olan yeterli uğraşı sarf etmektir.