Küçük yaştan itibaren çoğumuzun yeteneği, ilgi alanları ve eğilimleri azda olsa kendini gösterir. Kimi zaman bir grup çalışmasında, okuduğumuz bir yazıda, izlediğimiz bir filmde anlarız hayatımızın merkezine koymak istediğimiz ve yaşamımızı kazanmak istediğimiz işi. Bazıları ise hayatın ona sunduğu tüm bu ipuçlarını göremez çünkü dikkat etmez. Öylesine yaşayıp gitmek daha kolay gelir, kendi zevkleri için çalışmaktansa başkalarının zevklerine hizmet etmeyi tercih eder. Simyacı kitabında şu an tam anımsayamasamda “Kalbin neredeyse hazinende oradadır.” sözü bu söylediklerimin kanıtı neticesindeydi. İnsanların hayatta tutkuyla bağlı olduklarını yapmaları, onlara dört elle sarılmaları ve hiç durmadan üzerine eklemesi, yaratmasından daha güzel çok az şey var aslında hayatta.
Düzen gereği çocukluğumuzdan itibaren sanki “hizmet etmek” için yetiştiriliyor, büyütülüyoruz. Hizmet etmenin gereklilikleri ve özellikleri öğretilince ise elimize bir kağıt tutuşturup kapı kapı dolaşmak zorunda bırakılıyoruz. Bir insan değil çalışkan robotlar yetiştiriyorlar, yaratıcılık bir yana dursun düşünmemize bile fırsat vermeden elimize verilen işleri yapmamız bekleniyor. Bunun sonucunda ise okuldan eve bitmiş bir halde gelen çocuklar, bitap düşmüş çalışanlarla karşılaşıyoruz. Bu monotom hayatta ise büsbütün insanı tutsak ediyorlar ve umutlularını tüketmeye çalışıyorlar, bi nevi onları kendi istedikleri hayatlar için çaresizce bir kabullenişe sürüklüyorlar. Hazır bunları söylemişken Nazım Hikmet’in konumuzla alakalı bir şiiri geldi aklıma.
GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ GÜNEŞLİ GÜNLER
Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları, yalnız pazarları
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
Açılır kara kaplı kitap: Zindan
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve, çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
Hani şimdi biz
İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
NAZIM HİKMET RAN
Her zamanki gibi duygularımızı bizden çok daha iyi anlayan ve cümlelere döken Nazım Hikmet güzel günler göreceğimize inanması bir tık olsun yüreğime su serpsede hala tereddüt içerisindeyim. İnsanlar köle gibi görüldükçe gerçekten de görücek miyiz? Bize üreten, işini sevgiyle yapan insanlar lazımken hala niye emirler verebileceğiniz robotlar yetiştirme peşinde olduğunuzun sebebinden bahsetmek bile istemezken asıl konuma tekrardangeçiyorum: Siz. Eğer benim gibi şanslıysanız çoktan bulduğunuz bu yaratış amacınız için hemen bir şeyler yapmanız gerektiğini hatırlatmak istiyorum yoksa siz de kendinizi günün sonunda devreleri yanmış bir robot olarak bulabilirsiniz. Tabii hala ben bunu göremedim diyorsanız geçmişinizi ve şimdinizi bağdaştırmanız yeter çünkü hayat size ipuçları sunar. Neden-Sonuç ilişkisi kurun, anlamaya çalışın. Belki de hayat sizin için en iyi haritayı çoktan çizmiştir.
Kendinize iyi bakın, araya bir yaz tatili giriyor ve uzunca bir süre yazamayacağım fakat merak etmeyin geldiğimde kendimi çok daha geliştirmiş olacağım. Eğer beni özler veya konuşmak isterseniz bana yazabilirsiniz sevgili ve sadık okuyucularım. Daha fazla uzatmadan tekrardan görüşmek üzere diyorum ve beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz … (eerdogan.sinem@gmail.com)