Yıl 2050. Artık 40 yaşına yaklaştım. İşimde istediğim noktaya ulaştım ancak hobilerimde büyük bir eksiklik olduğunu fark ettim.
Eskiden piyano çalardım ve hâlâ çalıyorum ama kafamı dağıtmak için başka şeylere ihtiyacım var. Geçenlerde bu durumu bir yakın arkadaşıma anlattım. Kendisi aralıklı olarak bir moda fuarına gittiğini ve benim de orayı çok beğenebileceğimi söyledi. Haklıydı; moda tam benlikti. Fakat işim çok yoğun olduğu için önümüzdeki hafta İtalya’ya gitmem gerektiğini, bu yüzden ona eşlik edemeyeceğimi söyledim. O ise güldü. Başta neden güldüğünü anlamadım, ama hemen telefonunu çıkardı ve telefondaki mesajda fuarın İtalya’da olduğunu gösterdi. Bu benim için büyük bir fırsattı ve çok sevinmiştim. Hemen bir sonraki haftayı iple çekmeye başladım. Oraya vardığımda işlerime başlamadan önce ilk işim fuara gitmek oldu. Fuarda bir sürü kıyafet sergileniyordu, hepsi robotlara giydirilmişti. Bu durum kafamı karıştırdı. Acaba yerimizi robotlar mı alacaktı? Aklımdaki tüm soruları bir kenara bırakıp kıyafetleri incelemeye başladım. Hepsi birbirinden güzeldi, renkleri canlı ve dikkat çekiciydi. Hemen fark ettim ki bu sezonun renk tonları bana geçmişi hatırlatıyordu. 2025’te de bu renklerde kıyafetler vardı. Eski anılarım bir anda canlandı. Gözümde küçük Parla belirdi. Acaba şu an burada olmayı hayal edebilir miydi ya da burada olmayı ister miydi? Bu soruların cevabı benim için kesinlikle “evet” idi.
Küçükken bu tür işlere zaman ayırmaya bayılırdım, ancak son zamanlarda işlerim yüzünden hobilerimi çok ihmal ettiğimi fark ettim. Bu yüzden artık buraya her fırsatta gelmeye karar verdim. Burası, hayallerimi yeniden canlandıran bir yerdi.