Başlıktan da anlaşıldığı gibi bugün sizlere minyonlar ve mikroplardan bahsedeceğim önce minyonlarla başlayalım, minyonlar filmini izlemeyenlerimiz varsa kısa bir bilgi vereyim. Minyonlar aslında filmin ilk başladığı senede (2012) hepsi birer patatesti ama izleyenler tarafından fazla eleştiri alınca konuşan bir patates yerine masum küçük ve farklılıklara sahip canlılar oldular. Bu farklılıklar şu şekilde mesela biri uzun ve zayıf diğeri tek gözlü ve çok uzun veya tombik ve kısa. Yani aslında filmin asıl amacı farklılıklar. Filmi yeterince anlattığıma inanarak şimdide size mikroplardan bahsetmek istiyorum.
Mikroplar küçük mikroskobik canlılardır yani sadece mikroskopla görünebilirler ve bulaşıcıdırlar. Mikroplar her yerde bulunurlar olmadığı bir yer neredeyse imkânsız bir şekildedir. Kısacası yoktur. Mikroplar aslında en orada olamaz dediğimiz yerde bile varlardı. Buna şöyle bir örnek de verebiliriz. Yemekhanede veya dışarda verilen ekmeklerin çoğu paketlenmiştir. Aslında bunun amacı sağlıklı olması gibi görünse de paket ekmekler sadece paketlidir. Yani steril diyemeyiz çünkü paketlenirken etrafta hava vardır ve hava paketin içine girmiştir, havada da yeterince bakteri yani mikrop vardır. Şimdi mikrop ve minyonlar ile ilgili küçük bir şeyler anlatmak istiyorum.
Minyonlar sevimlilerdir fakat aynı zamanda da pislerdir diyebiliriz. Neden mi? Mesela Minyonlardan bazıları yer altında, lağımlarda yaşıyorlar. Peki, bu Minyonlardan yani lağımlarda yaşayanlardan nasıl mikroplar bulaşır? Beraber düşünelim. Tuvaletler lağımlara bağlıdır insanlar da kendi istekleriyle lağıma girmeyeceğine göre tuvaletten bulaşabilirler örnek olarak şunu verebiliriz. Tuvaletlerin her santimetre karesinde 50 bakteri vardır, ortalama olarak böyledir bu da gayet yüksek bir orandır. 50 bakteri ciddi ve fazla bir sayı çünkü ortalama olarak tuvaletleri 8 metrekare alırsak çok fazla bakteriye ulaşıyoruz, buradan da sonuç olarak yer altı Minyonlarının sevimli ama pis varlıklar olduğunu çıkartabiliriz. Şimdi bir de sokakta yaşayan Minyonlardan bahsedelim. Onların da sevimli, ponçik ve bir o kadar da pis ve bakteri dolu olduğunu söyleyebiliriz. Onlara da şöyle bir göz gezdirelim. Aslında bunu ana başlıklarda inceleyemeyiz çünkü dediğim gibi bakteriler her yerde ama yine de birkaç örnek verelim gündelik hayatı ele alalım kalktık ve evden çıkmak için hazırlandık. Sonra diyelim ki arabayla gidiyoruz karları temizlemeye çalışırken karda olan bakteriler elimize geçti. Arabaya bineriz ve kemer takarız mikroplar kemere bulaşır. Daha sonrasında direksiyonu tutarız ve daha çok bakteri bulaşır. Akşam tekrar arabaya dönünce gün içerisinde ne kadar elimiz temiz olursa olsun akşam tekrar aynı direksiyonu tutunca bakteriler döngüyle tekrar bize gelmiş oluyor.
Şimdi sıra kraliyette yaşayan Minyonlarda. Onları ev ortamında yaşıyor gibi düşünebiliriz. Aslında herkesin evi kendine göre çok temizdir fakat kimsenin evi en temiz değildir. Sadece kendisi ve ailesi içindir veya değildir. Tekrar biraz önce vermiş olduğum örnek gibi gündelik hayattan yola çıkalım. Uyandık, yüzümüzü yıkamaya gittik. Musluğu tuttuğumuz anda bakteri bir. Sonra banyodan çıktık ve odamıza gittik. Tam dolaba doğru yöneldik ve kulpu tuttuk mikrop iki. Sonra oradan da çıktık mutfağa gittik kahvaltı yapmaya başladık ekmek hava alıyor bu yüzden bakteri üç. Sütü aldık içtik o da aynı mantıkla havayla temas ediyor dört. Sonra kalktılar ve Minyonlar enerjik canlılar olduğu için harika bir şekilde dans edip karaoke yaptılar ve yine mikrop, beş.
Buradan da anlıyoruz ki mikroplar her yerde onlardan kurtuluşumuz yok.