Sımsıcak yaz günlerinde her zaman sizi selamlayan, güler yüzünü eksik etmeyen insanlar; bir bakmışsınız kışın yüzünüze dahi bakmayarak kendini şömineli evine hazırlıyor. Kimi yerlerde de yazın kavuruculuğu insanı hayattan bezdirirken kışın mükemmel vurgunu insanları zinde ve pozitif kılıyor.
Bu durumlara Türkiye’den örnek verebiliriz. Adana ve Ankara söylemek istediklerimi aktarabileceğim en uygun iki ilimiz. Adana, elbette Ankara’ya göre daha fakirdir. Toplu taşıma araçlarının oldukça fazla kullanılmasına karşın küçük bir alanında ihtiyaçlarınızın neredeyse tamamını karşılayabilecek olmanız sizi yürümeye de itiyor. Tabii eğer güneş tepedeyken bir mevzuatınız varsa Tofaş’ınız kapınızın önünde. Ankara’da ise tam tersi bu durumlar: Yürükmek mi? Peh! Her sabah Mercedes veya Audi arabamın konforunu yaşamak varken ayaklarıma çile çektiremem! Hele de kış sabahları parmak uçlarıma kadar sıcak tutan, yazın da yüzüme püfür püfür üfleyen arabamı bir çift rugana değişmezsiniz.
İzmir gibi ılıman alanlarda yaşayanlarınsa giyim tarzına hep özenirim: rahat ve rahat. İşe giderken bile bir şortunu veya şalvarını giyip gidebilirsin. Ama burada öyle mi? Ya yağmur yağarsa deyip ayaklarımıza botlarımızı geçirip çıktığımız eve ayakları alev almış bir şekilde dönmek herkes için katlanılamaz.
Sonuç olarak her yıl düzenli olarak yaşadığımız fakat son yıllarda yine bizim yüzümüzden dengesini şaşıran mevsimler bizlerin yaşamını ve ruhunu etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Yazın gittiğiniz Alanya’daki otelinizde iyi insanlarla karşılaşmanız dileğiyle. 🙂