KÖYDE YAŞAYAN MUTLU KIZ
Yetişkin olduğumda hayatımı doğayla iç içe sakin bir yerde yaşamak isterim. Bu küçük bir köy olabilir. Doğanın benim için değeri ölçülemez. Doğayla iç içe olmak beni mutlu ediyor. Küçük bir sebze bahçem olsun ve bahçede bol bol vakit geçireyim. Sebze ekeyim, onları sulayayım ve büyüteyim. Yemeklerimi kendi hazırladığım sebzelerden pişireyim. Köpeğim, kuzularım, tavuklarım ve civcivlerim olsun. Her sabah kuş sesleriyle uyanayım. Benim için çok güzel olur.
Yazın tatilde Güre’ye gittiğimizde kahvaltı yaparken ağaçtan aşağıya inen küçük bir sincabı ceviz ve fındıkla besledim. Ağaçlar çok büyük ve birbirlerine çok yakındı. Hava mis gibi kokuyordu. Sabah erkenden uyanıyordum. Deniz tertemiz ve buz gibiydi ama güzeldi. Şu an Ankara’da yaşıyorum. Sabahları çok zor uyanıyorum. Hava hep karanlık ve kötü kokuyor. Bazen sabahları okula gelirken okulun önünde egzoz gazından midem bulanıyor. Her yer inşaat ve beton binalar kaplı. Yeşil alanlar oldukça az. Her yer çok kalabalık. Ankara’da şehrin göbeğinde, kalabalıkta, trafik, toz ve zararlı gazlarla yaşıyorum. Bu kalabalıkta yaşamak vücudumun daha çabuk yorulmasına ve beynimin daha yorgun ve kötü hissetmesine neden oluyor. Ama yeşil ile iç içe bir yerde yaşasaydım, tam tersi bana olumlu katkıları olurdu. Kendimi daha mutlu, dinç ve sağlıklı hissederdim.
Küçük bir köyde yaşasaydım otomobil, egzoz, kötü kokular, şehrin gürültüsü olmazdı. Köyde yaşasaydım her gün temiz hava alabilirdim. Her mevsimin güzelliği ve kokusunu hissederdim. Köyde yaşamak bambaşka olurdu. Köyler çok fazla doğal güzelliklere sahip. Doğa da insana mutluluk veriyor. Hem ruhumuzu hem bedenimizi güçlendiriyor. Doğayla ne kadar çok iç içe olursak o kadar sağlıklı ve mutlu oluruz.