Metaverse terimi ilk defa 1992’de yazılmış bir bilim kurgu romanı olan “Snow Crash”’de kullanılmıştır. Otuz yıl öncesine kadar romanlara konu olmuş metaverse şu anda gerçek olma yolunda hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Daha öncesinde üzerinde çalışmalar yapılmış olmasına rağmen Facebook’un kurucusu ve CEO’su olan Mark Zuckerberg’ün Facebook şirketinin adını Meta olarak değiştirmesi ile metaverse kavramı popülerleşmiştir.
Mark Zuckerberg yayımladığı tanıtım videosunda insanların nasıl online platformlar üzerinden toplanıp konuşabileceğine; ev, iş, arsa alıp satabileceğine; partiler düzenleyip, kutlamalar yapabileceğine kısacası sanal dünya da başka bir hayata sahip olabileceğine dair düşüncelerini dünya kamuoyu ile paylaşmıştır. Bilişim dünyasının ve sosyal sanal ağların dünyaya ve insanlığa bu kadar hakim olmasında baş rol oynayan birkaç kişiden biri olan Zuckerberg’ün bu yaklaşımlarının yakın gelecekte gerçekleşeceğinden şüphe duymamak gerektiği aşikardır.
Peki gerçek hayata bu kadar benzer bir sanal evren insanların gerçeklik algısını kaybetmesine, hatta yeni gerçeklik algısı haline gelmesine neden olabilir mi?
Evet, cevap bu kadar basit, yalın ve tartışılmaz şekilde gözümüzün önündedir. Hatta İnsanlık tarihinde yazının bulunması ne kadar büyük bir önem ve role sahipse, Metaverse kavramı da yakın geleceğimizin aynı seviyedeki önemli kavramı olacaktır. Çünkü kısa ve öz şekilde, insanlık zamanın başlangıcından beri her zaman daha rahat, risksiz ve çoğunlukla elimde olmayan bir yaşamın peşinden gitmiştir.
En büyük icatlar insanların hayatını kolaylaştırmak için medeniyetin yükselmesine paralel olarak ihtiyaçlara cevap olarak ortaya çıkarılmıştır. Ampul, bilgisayar ve roketler gibi tüm kilit icatların hepsi insanlığın gelişimini kolaylaştırıp onlara daha rahat bir hayat sunmak için ortaya çıkmıştır.
Metaverse olarak tanımlanmaya başlanan ve çok hızlı şekilde gelişen bu olguya bakıldığında insanların gerçek dünyada çok riskli buldukları şeylerden kaçınmak veya yeterli kaynak zenginliğine sahip olmadıklarından dolayı yapamadıkları şeyleri gerçekleştirmek için oluşturdukları bir sistemler bütünü olduğu anlaşılmaktadır.
Durum böyle olunca insanlar her zaman yaptıkları şeyi yapacak ve daha kolay ve rahat yolu seçeceklerdir. Sanal dünya zamanla gerçek dünyadan daha gerçek olacak insanlar şu anda telefon ve bilgisayarlara olduğu gibi meta dünyalara da bağımlı hale geleceklerdir.
Ancak sanal dünyada alternatif ikinci bir dünyanın var oluşu şu an içinde bulunduğumuz dünyanın sorunlarını gidermeyecektir. Sebebi çok açıktır. Yaşayan kompleks bir organizma olarak insan oğlu, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde en üstte bulunan sevgi/ait olma, saygınlık ve kendini gerçekleştirme gibi soyut kavramlarda yapay bir doyuma ulaşabilecekken, tamamen fiziksel olan alttaki fiziksel ihtiyaçlar ve güvenlik konuları hala yaşadığımız şu gerçek dünyaya ait sorunlar olarak karşımızda duracaktır.
Açlık, savaşlar, ırkçılık, cinsiyetçilik, adaletsizlik şu anda okuduğunuz yazı kadar gerçek olmaya devam edecektir. Sanal dünyalar muhtemelen giderek artan sürelerde bu durumlara karşı gözlerimizi kapayacak, birçok insan şu anda bile görmezden gelirken, bu tür sorunların olmadığı mükemmel bir dünyanın bir tık ötede olması gerçeği ile karşılaştıklarında derin ikilemler içine düşeceklerdir. Bu da gerçek dünya dediğimiz bu dünyadaki durumun kat ve kat daha kötüye gitmesine neden olacaktır.
Zamanla insanların problemlerinden kaçmak için kullanacakları bir yer haline gelecek, belki problemlerin asıl kaynağı haline gelecektir. Her sanal alanda olan siber suçlar metaverse’de de olacaktır.
Sonuç olarak metaverse, tüketim odaklı dünyamızın tüketim aç gözlülüğüne çanak tutan, insanların giderek birbirinden çekindiği, parası olanın faydalanabileceği, yapay bir vahaya dönüşecektir.
Metaverse Yeni Gerçekliğimiz mi Olacak?
(Visited 19 times, 1 visits today)