Metaverse

Sürekli bir şeylerden kaçarız değil mi? Sevmediğimiz kişilerden, yapmak istemediğimiz işlerden ve bu tarz daha birçok şeyden. Hatta bu kaçmak dediğimiz şey çoğu zaman bazılarımız için bir çözüm işlevi bile görebilir. Yorucu, sıkıcı ve monoton hayattan sıyrılıp kendine daha uygun olanaklarla birlikte olmayı kim istemez ki zaten? Size direkt olarak tüm gerçekliği, ya da en azından önemli ölçüde büyük bir kısmını, arkanızda bırakmanın bir yolu olduğunu söylesem eminim ki hoşunuza gider. Hiç şaşırmadık ki teknolojiyle bu da mümkün artık. Peki, “metaverse” denilen bu kavram bizim için bir fırsat mı yoksa tehdit mi?

İlk olarak metaverse nedir? İlk olarak 1992’de Neal Stephenson tarafından “Snow Crash” adlı bir romanda kullanılan bu terim çoğu zaman sanal gerçeklik (VR) veya artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileri ile erişilen sanal bir evreni tanımlamak için kullanılıyor. Pek çok kişinin ilgisini çeken bu kavram Antik Yunanca kökenli “meta” (öte) ile Batı dillerindeki “universe” (evren) sözcüğünün son parçası alınarak oluşturulan bir terim.

Elbette bu evren bireysel kullanımlar dışında büyük şirketler tarafından da oldukça ilgi görüyor, bahsettiğimiz bu şirketler metaverse teknolojisine ciddi yatırımlar yapıyor. Bu yatırımlar çoğumuzun bildiği sanal para birimleriyle sınırlı da kalmıyor, meta veri tabanındaki gayrimenkule milyonlarca dolar yatırıldıkça dijital mülk ve arsa satışları daha önce hiç görülmemiş ölçüde yükseklere tırmanıyor. Bu anlamda şu ana kadarki en büyük yatırım 2,43 milyon dolar oldu. Yatırımcılar ve şirketler devam edecek büyük gelişmelerin birer parçası olmak istediği için metaverse teknolojisine olan ilginin artmaya devam etmesi ise artık kesinleşmiş bir gerçek.

Hepimizin bildiği üzere de Covid-19 salgını boyunca sanal iletişim giderek önem kazandı ve neredeyse tüm dünyaya günlük işerini sanal ortamda halletme imkânı sağladı. Fakat bu imkanları düzenleyen veya kısıtlayan bir yasanın olmaması kişisel güvenlik ve gizlilik gibi çeşitli alanlarda sorunlara yol açabilir.  Zuckerberg ise katıldığı bir konferansta “Önümüzdeki 10 yıl içinde, metaverse bir milyar insana ulaşacak, yüz milyarlarca dolarlık dijital ticarete ev sahipliği yapacak ve milyonlarca yaratıcı ve geliştirici için işleri destekleyecek.” açıklamasında bulundu. Yani kısacası imkanların artacağına, ancak bununla birlikte risklerin de doğru orantıda artacağı bilgisine ulaşabiliriz.

Az önce de bahsettiğim üzere metaverse faydalarının yanında riskleri de bulunan bir veri tabanı. Ancak ben bu risklerin gelişmelere engel olacağını hiç düşünmüyorum. Ne de olsa bir şeyin yararları varsa insanlar daima riskleri göz ardı etmeye yatkındır. Yine de biyometrik tanımlama gibi çeşitli çözüm yöntemleri geliştirmeye başlamanın bir şart olduğu da gerçek. Kısacası metaverse kavramının gerçeklik algısını değiştirdiğini, ancak bir tehdit olmadığını düşünüyorum. Sonuçta şu an olmasa bile yakın veya uzak gelecekte metaverse gerçeğin ta kendisi olacak.

(Visited 15 times, 1 visits today)