Meslek, bireyin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli işe denir. Meslek seçimi ise insanın yaşamında verebileceği en önemli temel kararlardan biridir. Bunun başlıca nedenleri meslek seçiminin kişiyi direkt olarak topluma bağlamasından dolayıdır. Aynı zamanda bireyin toplumla iletişimi ve bütünleşmesi de meslek aracılığıyla gerçekleşir. Fakat bu yaşamımızın büyük bir parçasını etkileyen karar günümüzden bu yana çevre ve kültürümüzün de etkisiyle cinsiyet ayrımına uğramakta ve bazı meslekler bazı cinsiyetler için ayrıştırılmaktadır. Bunun nedenlerinden biri ise toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve rolleridir. Örneğin, birçok kültürde kadın ve erkekten farklı rol ve davranışlar beklenmektedir. Kişilere toplumun yüklediği roller kişilerin meslek seçimlerini de etkilemekte ve bireyin kendisinin dahi yapmadığı o küçük seçim bütün yaşamını doğrudan değiştirmektedir.
Bu küçük seçim zamanla bazı mesleklerin kadın işi bazılarının ise erkek işi olarak algılanmasına neden olmuştur. Çünkü küçüklükten beri kadın; hizmete ve bakıma muhtaç, naif, kibar ve duygusal olarak yetiştirilmeye erkek ise onun aksine daha bağımsız, güçlü, cesur ve sert yetiştirilmeye çalışılmıştır. Kısacası bu küçüklükten gelen yetiştirme alışkanlığı bir süre sonra başka bir boyut kazanarak bireylerin yaşam döngülerini bile etkilemiştir. Kadın, ev-çocuk-aile arası üçgende yaşamını sürdürürken erkek ise ev dışı çalışma ortamında rol oynamıştır. Geleneksel toplumlarda kısaca bu iki farklı döngü erkeğin ailesinin geçimini sağlamak, kadının ise ailesine bakmakla hükümlü olduğunu vurgulamıştır. Toplum da bu algıya göre şekillenmiş ve bu sayede cinsiyetlerin rolleri/meslekleri dahası yaşam döngüleri ortaya çıkmıştır.
Benim fikrimce, kişinin cinsiyeti ve toplumun beklentileri meslek seçimini etkilememeli. Kişilerin hayalleri, yetenekleri, becerileri ve en önemlisi istekleri seçim yaparken ön plana çıkmalıdır.
Mesleklerin cinsiyeti yoktur ve olmamalıdır.