Günümüz dünyasında çoğu şey siyah ya da beyaz olarak ayrılıyor. Griyi savunanlar yok mu? Elbette var ama bana kalırsa belirsizlik pek anlamlı değil. O yüzden ben de belli bir olguyu savunanlardanım.
Mesela mesleklerin cinsiyetinin olup olmaması, bence mesleklerin cinsiyetleri vardır. Ancak bu kadın ve erkek ayrımcılığı ya da kadınları ezmek değildir. Ben bu şekilde yorumlamıyorum yani. Yalnızca kadınlar ve erkekler çoğu bakımdan birbirlerinden farklı yaratılmışlardır mesela doğal ve fiziksel olarak kadınlar daha narin ve hassas yapıdadırlar. Bu yüzden erkeklerin yaptığı işler belki kadınlara ağır gelebilirler. Ama sırf fiziksel açıdan değil de psikolojik olarak da. Bu sebeple onları daha az zorlayacak işler yapmaları onlar için daha avantajlı olabilir.
Tabii ki her işin kendine has zorlukları ve çekilmez noktaları vardır. Bu noktalara katlanmak yalnız kadınlar için değil erkekler için de zordur ve toplumun oluşturduğu baskıdan dolayı görünen şeylerden ötürü bazen erkeklerin üzerindeki baskılar daha da ağır olabiliyor. Bu baskılar şiddete dönüşüyor ve bu şiddet maalesef her zaman psikolojik baskı olarak kalamayıp birazcık da fiziksel şiddete bile dönüşebiliyor. Bildiğimiz gibi ülkemizde şiddet çok büyük bir problem olmakla beraber bu şiddet kadın, erkek, çocuk hayvan ya da bitki ayırt etmeden herkese bir şekilde etki ediyor ne yazık ki. Bu tür olaylar da hoşgörü, saygı ve empati gibi eksikliklerden kaynaklanıyor. İnsanlar kendi bencillikleri içinde boğulurlarken, diğer insanların sarf ettikleri çabaları göremiyorlar ya da görmüyorlar. O yüzden birçok mesleğe karşı olan saygı oldukça düşük. Hatta bu saygının düşük olmasının seviyesi bazen fiziksel şiddete dönüşebiliyor ne yazık ki. Bu fiziksel şiddete kayan meslekleri kadınların daha az yapması, istatistiklerde kadına şiddeti azaltacaktır.
Ama en çok da kadına şiddetten çekiyoruz ve kadınlar bunu hak etmiyor. Hiçbir insan hak etmiyor ama kadınlar anadır, can verenlerdir. Onlara da şiddet uygulayıp canlarını yakacaksak, nasıl daha güzel ve sağlam nesillerin yetişmesini bekleyebiliriz ki?
Kadına şiddet elbette şiddetten kaçılarak azaltılmaz ama toplumun oluşturduğu baskı ve saçma olgular, uzun zaman önce kurulmuş olan alışagelmiş ve köklenmiş olgulardır. Bu nedenle yıkılmaları da çok zordur ve uzun zaman alacaktır. Bu yüzden yaptığımız eylemlerin bir çözüm vermesini beklerken şiddeti şiddetle körüklemek yerine birazcık sabır gösterip bekleyerek ortamın sakinleşmesini faydalanmamız daha mantıklı olacaktır. Sonuçta şiddeti de doğuran yine şiddettir ve şiddet ne kadar büyükse arkasında o kadar iz bırakır. Bu izlerden olabildiğince kaçınmamız için de almamız gereken çeşitli önlemler var. Toplum bu olgulardan kurtuluncaya kadar da sabırla meyvelerimizi beklerken, şiddeti ve yorgunluğu kadınlarımız için en aza indirmeliyiz. Bunun için de bazı mesleklerde cinsiyet ayrımı olmalı bu kadınların haklarını suistimal etmek için değil onları korumak için.