Meslek, insan yaşamını sürdürebilmek için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim ve çalışmayı getiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvan adıdır. Bir kimsenin kendine çalışma alanı edindiği, geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iştir. Kişinin kendine en uygun mesleği seçmesi ve o mesleğe icra etmesi, verimli bir çalışma hayatı sürdürebilmesinde en önemli etkendir. Âdeta mutluluğa açılan kapıdır.
Hayatımızın en büyük sorunu ön yargılardı. En büyük ön yargı ise mesleklerin cinsiyete göre ayrılmasıdır. Günümüzde kültürün de getirmiş olduğu yargılarla bazı meslekler hala cinsiyet ayrımına uğramayı sürdürüyor. Bu da toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarından birisidir.2018 yılı sonlarında açıklanan Dünya Ekonomik Formu, Dünya ülkelerinin cinsiyet eşitliğine göre sıralandığı Cinsiyet eşitliği 2018 raporuna göre Türkiye, 149 ülke içinde yapılan sıralamada 130’uncu oldu.2016 yılında yayımlanan aynı konulu raporda ise 105. Sırada yer almıştı, aradan geçen 12 yılda yaşanan bu gerilime ülkemizdeki en büyük sorunlardan birinin cinsiyet eşitsizliği olduğunu gözler önüne sermektedir. Eğitim hayatında karşımıza çıkan cinsiyet ayrımcılığı daha çok kız ve erkek çocuklarının yükseköğrenim dönemlerinde toplumsal cinsiyet rollerine göre yönlendirilmeye çalışmaları ile kendini göstermektedir. Örneğin Türkiye’de erkek çocuklar, daha küçük yaşlardan itibaren “ mühendislik ”kız çocukları da hep “öğretmenlik ”için uygun aday görülüyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bu noktada sadece kadını değil, erkeği de etkiliyor. ODTÜ kuzey Kıbrıs kampüsü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez tarafından 680 öğrenci üzerine yürütülen araştırmanın sonuçları, toplumsal cinsiyet rollerinin meslek tercihindeki etkisini ortaya koydu. Sökmez ’in meslek tercihinde bulunacak 355 kız ve 325 erkek öğrenci ile yürüttüğü proje bulgularına göre kız öğrencilerin yüzde 28’i, erkek öğrencilerin ise yüzde 16’sı toplumsal cinsiyet rollerinin meslek tercihlerini etkilediğini belirtti. Sökmez, araştırma sonuçları ışığında, şu değerlendirmeyi yaptı : “Aileler kızları öğretmenliğe, erkekleri ise mühendisliğe özendiriyor. Geleneksel cinsiyet rolleri öğrencilerin meslek tercihlerine yanlış yön veriyor. Oysa her meslek herkes için uygun bakış açısıyla çocuklarımızı yetiştirmeliyiz. Günümüzde hala yapılacak işlerin “kadın işi”,” erkek işi” diye ayrıldığına da çokça rastlıyoruz. Bu da sökmez’ in araştırma sonuçlarını destekliyor. Toplumsal olarak mesleklerle ilgili zihinlerimizdeki tüm bu kalıplaşmış düşünceleri yıkmamız ve mesleklerin cinsiyeti olmamalıdır. Çünkü kişiler cinsiyetlere göre değil ilgi alanları ve başarılı olduğu alanlara iyi tanımalı, kendine meslek baskısı yapmadan bireysel yetkinlik ve ilgi alanları doğrultusunda kendisi için en uygun seçimi yapmalıdır. Kişinin hangi mesleği seçeceğine cinsiyeti değil, kişinin kendinin o mesleği yapabilecek yetkinlikte ve istekte görmesi belirlemelidir
Mesleklerin cinsiyeti yoktur düşüncesini topluma kanıtlayan, yaptıkları meslekler ile kalıplaşmış bu yanlış düşünceleri yıkan birçok kişi var. Ülkemizde kadın taksi şoförleri, mühendisler, pilotlar, askerler… Erkek hemşireler, öğretmenler… Bu örnekler bile bize gösteriyor ki meslekler cinsiyete göre değil, kişinin potansiyeline göre seçiliyor Ve o alanda başarılı bir şekilde çalışabiliyor. Bu kişiler gelecek nesillere örnek olabilmek ve önyargıları ortadan kaldırabilmek adına çok önemli işler başarıyorlar. Gelecek her nesle örnek olmak amacıyla şimdi ise sıra sende! Çünkü mesleklerin cinsiyeti yoktur! Başarıyla adım attığınız yollarda önyargılar hep sizinle olacaktır. Önünüzdeki engelleri ortadan kaldırmak için kararlı ve istikrarlı olmanız yeterlidir. Bu noktada kadınların ve erkeklerin yapabileceği meslekler çok açıktır: Hepsi