Çok yorulmuştum, ayaklarım tutmuyordu, başım ağrıyordu eve gidip yatağıma yatacağım için çok mutluydum. Biraz ilerledikten karşımda kapısı açık bir mahzen gördüm, merakımdan oraya girdim.
Mahzene girdiğimde karşımda bir kutu vardı üstünde “Bu kutuyu açma yazıyordu” her şey merakımdan kutuyu açtığımda oldu. Bir anda bilincim kapandı ve daha önceden girdiğim mahzende değildim. Gözlerim titriyordu ve kalbim hızla çarpıyordu önümde sadece bir masa ve karşılıklı sandalyeler vardı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir sandalyenin üstünde de şöyle yazıyordu “Eğer nerede olduğunu merak ediyorsan bunları üç kez tekrarla`buri kintu gifite ingaruka” tekrarladıktan sonra aniden her yer karardı, karşımda siyah giyimli bir adam belirdi. Adamın elinde iki tane kağıt, kağıtların birinde “Lanetlenmiş kutuyu açtın burdan tek çıkışın yaşamak için sadece son iki yılın olacak” diğerinde ise “Lanetlenmiş kutuyu açtın burdan tek çıkışın ölümsüz olup hiç zarar görmemek”. Ölümsüz olmanın iyi bir şey olduğunu düşünüp ikinci seçeneği seçtiğim. Sadece “son kararın mı?”dedi.Adamın sessizliği beni daha da endişelendirmişti. Sonunda, “Evet, son kararım” dedim, sesim titreyerek çıktı.
Adamın yüzünde bir gülümseme belirdi.Seçtiğim seçeneği düşünürken içimdeki sıkıntı daha da arttı. Bu kararın hayatımın geri kalanını etkileyeceğini biliyordum.. Ölümsüz olduğumu bildiğim için her şeyi yapabiliyordum. Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra Annemin vefat haberi geldi. Her geçen yıl sevdiğim birisi ölüyordu. Artık hayatı anlamlı yaşayacağım kimse kalmamıştı. İşte o gün hatırladım ölümsüzlüğün nasıl bir lanet olduğunu. Eğer o kutuyu açmasaydım ölümsüz olmak zorunda kalmayacaktım. Artık benim için değerli bir şey kalmadığı için ben de başkalarına yardım etmeyi seçtim. Banka soygunlarına, suikast olaylarına, cinayetleri falan engelliyordum, taa ki karşıma bir lamba çıkana dek. Lambanın üstünde bir şey yazıyordu toz içinde olduğu için ne yazdığını okuyamıyordum, o yüzden biraz ovuşturdum. Lambayı ovuşturduğum gibi içinden bir Cin çıktı. Bana şöyle dedi: “Son on bin yıldır beni uyandıran tek kişisin sana teşekkür ediyorum. Gördüğün gibi ben bir Cinim ve benim istediğim bir şeyi yaparak bir dilek hakkı kazanabilirsin.” “Benim bu dileğe niye ihtiyacım olsun ki zaten ölümsüzüm.”
diyip. Lambayı yere fırlattım, tam giderken aklıma ölümsüzlüğümü kaldırabileceğim geldi. Lambaya koştum ve Cine şöyle sordum: “ Ölümsüzlüğümü kaldırabilir misin?” diye sordum.
“ Bende zaten bunu isteyecektim. Siz insanlar hep aynısınız, önyargılısınız.” Ben:“Peki, bunu nasıl yapıcam?” Cin: “ İnsanları ölümsüz yapıp dünyaya hapseden siyah takım elbise giyen bir adam var. O adamı bulup öldürmen lazım.” Ben:“Tamam, peki nerede bu adam?” Cin:“Seni nerede lanetlediyse.” Ben:”Tamam, gidiyorum.” Cin:”Yalnız dikkat et bu adama ölümsüz olman işlemez seni şeytana dönüştürebilir.” Lanetlendiğim yere gittiğimde butun mahzenin çöktüğünü ama kutunun havada olduğunu görmüştüm. Kutuyu açtığımda gene bilincim kapanmıştı ve aynı yere gelmiştim. Bu sefer siyah takım elbiseli adam elinde bir kılıçla ayakta duruyordu, oda anlamıştı burdada bir savaş olacağını. Şeytana dönüşmemek ve diğer tüm ölümsüz insanları kurtarmak için burada bütün gücümü ortaya koyucam. Adam bir anda üstüme atlamıştı, reflekslerim iyi olduğu için sağ kayıp tam karaciğerine bir bıçak saplamıştım ama bıçak ona pek etki etmemiş gibiydi. O yüzden ben de kılıcımı çıkarmıştım. Değişik bir şeyler söyleyip bi büyü yapmıştı, birkaç saniye sonra havadan bir şeytan gelmişti, o kadar hızlı gelmişti ki onu savuşturamamıştım ve bi kolumu koparmıştı. Sevdiğim onca insanı kaybettikten sonra kolumun kopması artık hiç bir şeydi. Bu sefer ben adamın üstüne atıldım kılıcı adamın göğsüne doğru saplamayı denedim doğru saplamayı denedim ama adam o kadar güçlüydü ki sadece küçük bir sıyrık atabilmiştim. Bu savaşı tek başıma yenemeyeceğimi anlamıştım o yüzden tanrıların bana gücünü bahşetmiştim. Artık tanrıların gücünde ve bir de kılıç ustasıydım. Bütün gücümle savaştım.
Siyah takım elbiseli adam ölmüştü, bu savaş dünyadaki insanların rahat yaşamaları için bir fırsat benim de kurtuluşum olmuştu. Adamı öldürdükten sonra. Cinin yanına gitmiştim ve dileğimin ölmek olduğunu söylemiştim. Artık ailemin yanına gidebilirdim.