Bir varmış, bir yokmuş… Güzel bir ülkede yaşayan Meltem adında bir kız varmış. Meltem, bahçede dolaşmayı, oynamayı, koşmayı ve zıplamayı çok severmiş. Ayrıca hikayeleri, efsaneleri, kitapları ve masalları da çok seviyormuş.
Bir gün arkadaşı Leyla, Meltem’in yanına gelmiş ve:
“Haydi, sana harika bulutların hikayesini anlatayım.” demiş.
Leyla anlatmaya başlamış:
“Bir bulut ailesi varmış. Bu aile çok büyük bir aileymiş. Ailenin meraklı ve heyecanlı bir çocuğu varmış, adı Cloud’mış. Bu bulut ailesi, her yere kar ve yağmur yağdırabiliyormuş. Yağmur yağdırdıklarında ve aynı anda Güneş çıktığında, renkli ve çok güzel bir şey oluşuyormuş: Gökkuşağı!
Bulut ailesi, her yere mutluluk ve neşe saçıyormuş. Bir gün kar yağmış. Herkes çok mutlu olmuş. Camdan karın yağışını izleyen çocuklar hemen dışarı çıkıp kardan adam yapmak istemişler. Karla oynadıktan sonra, pencereden karın yağışını izlerken yumuşak battaniyenin altına girip sıcak çikolata içmişler. Çok mutlu bir günmüş.
Bütün çocukların mutluluğunu gören bulut ailesi çok sevinmiş ve daha fazla kar yağdırmış. O gün herkes çok mutlu olduğu için, daha fazla kar yağmasının bir tesadüf olmadığını düşünmüşler. Bulut ailesinin, çocukları mutlu etmek için bunu yaptığını anlamışlar. Böylece bu hikaye, herkes tarafından bilinir olmuş.”
Meltem, bu hikayeyi dinledikten sonra şöyle demiş:
“Keşke ben de bir bulut olsaydım. Eğer bir bulut olsaydım, herkesi kar yağdırarak mutlu ederdim.”