Dünya, milyarlarca insanın yaşadığı gezegen. Milyarlar gerçekten kulağa çok fazla geliyor değil mi? Mesela milyarlarca asker ile bir sürü toprak fethedebilirsiniz. Milyarlarca para ile istediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz. Ama milyarlarca bilinçsiz insan ile hiçbir şey yapamazsınız.
Günümüz dünyasında yaşan küçük bir kız vardı. Adı Melodi’ydi. Ailesi ile kendi açısından mükemmel bir hayatı vardı. Huzur içinde yaşadığı bir evi, kavga etmeyen bir anne babaya sahipti ve iyi geçindiği bir abisi vardı. Yıllar geçtikçe Melodi büyüdü. O küçük kızın görüşleri, fikirleri ve dünyası değişiyordu. Yavaş yavaş anlamaya başlıyordu bu dünyada nelerin döndüğünü .İlk fark ettiği şeyi ne yazık ki kendi üzerinden yaşayıp görmüştü. Karşı cinsteki insanların bazılarının ona karşı uyguladığı bazı uygun olmayan davranışlar olduğunu fark etti. Ona temas etmeye çalışıyorlardı, istemediği hareketlerde bulunuyorlardı ve o gerçekten bundan çok rahatsız oluyordu. Ve neredeyse dünyanın her yerindeki, çoğu genç kızın maruz kaldığı şeye o da maruz kalmıştı, tacize uğramıştı. Ne olduğunu farkına varamıyordu. İçinde kötü bir his vardı. Kafasında delice sorular dolaşırken, bir anda gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı artık küçük olmayan ve dünyanın en acı gerçeklerinden birini yaşayan bir genç kızdı Melodi.
Yaşadığı bu iğrenç olayın şokunu atlatamadan, anne ve babasında bir farklılık olduğunu fark etti. Babası eskisi kadar nazik değil, annesi ise eskisi kadar mutlu ve huzurlu değildi. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ve en sonunda dayanamayıp gidip abisiyle konuştu. Abisi babasını yaptıklarını farkında olduğunu söyledi. Kız kardeşine durumu açıklamıştı. Babası en ufak şeylere sinirlenip annesine şiddet uyguluyordu. Hatta bir akşam Melodi evde yokken babasıyla bu durum için kavga dahi etmiş. Babasına, annesine bunu yapmaya hakkının olmadığını, annesinin bunu asla hak etmediğini ve kendisinin bir pislikten farkı olmadığını söylemişti. Genç kız annesini yaşadıklarını duyunca içi acımıştı. Halbuki çok tatlı ve nazik bir insandı babası. Babasının gerçek yüzünü görünce bu onu mahvetmişti. Hayatında en çok güvendiği insanın eşine, çocuklarının annesine şiddet uygulaması ona olan bütün güvenini altı üst etmişti.
Yavaş yavaş hayatın en acı gerçekleriyle yüzleşen genç kız artık erkeklerden nefret eder hale gelmişti. Ona , annesine ve hemcinslerine gelen zararlar erkekler tarafından yapılıyordu. Bu genç yaşta içindeki bu kin onun için çok fazlaydı. Ezel kendisinin ve annesinin yaşadığı bu olayları yaşayan diğer kadınlara yardım etmek için elinden geleni yaptı. Fakat kendine yapılanlara dayanamayıp bir akşam evden kaçıp kendi hayatına tek başına devam etmeye karar verdi. Zifiri karanlığın içinden geçerken koskocaman ihtişamlı bir bina görmüştü meğerse o bina bir okulmuş. Her yeri aydınlatan bu okulun ışıkları o kadar parlaktı ki olduğu yer sanki gece değil de gündüz gibiydi. Sadece geceyi değil dünyanın cehaletten oluşan karanlığını da aydınlatıyordu adeta ve Melodi’nin ihtiyacı olan şey de buydu. Açık görüşlü, vizyonlu, duyarlı ve bilinçli insanlarla beraber olmak.