Melis 10 yaşında küçük bir kızdı. Bugün onun için çok önemli bir gündü çünkü bugün annesi ve babası onu evde yalnız bırakıp bir komşularına gidecekti. Melis evde ne isterse onu yapabilecekti ve bu günü bir haftadır bekliyordu. Sonunda öğlen oldu ve annesi ile babası gitti. Melis de mutfaktan kek aldı, televizyonu açtı ve koltuğa oturdu. En sevdiği çizgi film başlamıştı.
Çizgi filme o kadar dalmıştı ki bir saatin geçtiğini anlamadı bile. Tam o sırada bahçeden gelen gürültüyle yerinden sıçradı. O kadar korktu ki başta bahçeye gidemedi bile. Ondan sonra cesaretini topladı ve eline en kalın kitabını alıp bahçeye çıktı. Bahçedeki en sevdiği çiçeğin olduğu saksı devrilmişti. Çok sinirlendi ve bağırmaya başladı: “Kim benim en sevdiğim çiçeği düşürdü!”. Saksının arkasındaki kediyi görene kadar bağırdı ama kediyi görünce kimin saksıyı düşürdüğünü anladı. Saksının arkasında bir tane büyük kedi ve üç tane yavru kedi vardı.
Kedilere musluktan su doldurdu ve annesi ile babası gelene kadar onlara baktı. Annesi ve babası yarım saat sonra gelmişlerdi ve kedileri görünce Melis’e onlar vermeleri gerektiğini söylediler. Melis kalmaları için çok ısrar etse de kedileri verdiler ama komşularına verdikleri için Melis ne zaman istese kedileri görebiliyordu.