Serdar bu sabah erkenden kalkmıştı. Yapması gereken çok şey olduğunu biliyordu bu sebepten ötürü hemen kahvaltısını yaptı ve geri gelmek üzere terk etti. İşe vardığında öünde birsürü imzalanması gereken dosya olduğunu gördü ve hiç vakit kaybetmeden işe koyuldu. Dosyaların arasında hayatını değiştirecek bir mektup duruyordu ancak serdar her şeyden habersiz çalışmya devam ediyordu.
Serdar arkadaşları ile öğle arasında yemeğe çıkmaya hazırlanıyordu ve dosyaları toplarken mektubu gördü ilk bakışta çok meraklandı ve mektuba yöneldi ancak arkadaşı ferhat bir anda çıka geldi ve “Hadi Serdar gelmiyor musun ? “ dedi. Bunun üstüne serdar da “Geliyorum ferhat “ dedi ve mektubu çekmecesine koyup oradan uzaklaştı. Yemekte çok heyecanlı bir sohbete dalmıştı ikili komplo teorileri üzerinde konuşuyordu. Ferhat Serdar’a “bunu duymaya hazır mısın” dedi. Serdar da “ hazırım” dedi ve ferhat anlatmaya başladı.” Aslında micheal jackson ölmedi yaşıyor.” Dedi ve i’tikaf etti.”micheal Jackson öldü süsü verildi çünkü davalrda adını çok karalamıştı ve artık bunun bir son bulması gerektiğini düşünüyordu bundan ötürü amerikan hükümeti de ona destek vererek bu olayı gerçekleştirdi.” Dedi ferhat . serdar duydukları karşısında çok şaşkın bir şekilde kalmıştı ama ferhat tam konuşmaya başlayacaktı ki serdar çalışma saatinin gelmiş olduğunu söyleyerek oradan ayrıldı. Odasına çıkarken bu konuda çok düşünen serdar’ın aklına bir anda masasında beliren mektup geldi ve bu komplo teorileri ile mektubun anlamlarını birleştirmeye başladı. Odasına giden yol adeta bitmek tükenmez olmuştu vakit sanki akmıyordu, sanki ayakları her zamankinden daha yavaş ilerliyordu. Tam odasına varmışken müdürü çağırdı ve tam 10 koca dakika boyunca daha bu mektuptan uzak kalabilmişti. Müdürü onu çok iyi çalışmasından ve özverili oluşundan dolayı tebrik etmişti ve kendisyle bir çay içmek istediğini söyledi ve serdarda müdürü emre beyi kırmamak için bir çaya hayır diyemeyeceğini söyledi. Müdürü ile konuşmasında aklından çıkmayan ve kafasını kurcalayan bir şey olduğu apaçık ortadaydı ancak bu konuyu kimseye açmayı düşünmüyordu serdar. Daha sonrasında uzun sohbetinm ardından odadan ayrılan serdar odasına vardı artık bu gizemli mektupla baş başaydı önce arkasına doğru büyük bir hışımla döndü ve daha sonrasında metal kapı koluna doru uzanıp kapıyı kilitledi. Daha sonrasında da cama doğru yeltendi ve perdeleri indirdi. Artık mektubu okuması için hiçbir engel yoktu. Çekmecesini açtı ve elini uzattı, masasına oturdu. Mektupta gönderen ismi olarak akif yazıyordu ve alcı olarakta ferhat yazdığını gördü.
Büyük bir hayal krıklığına kapılan serdar çok üzülmüştü çünkü bu konu kafasını çok kurcalamıştı ve o bu vaktini geri alınamayacak bir şekilde kaybetmişti. Daha sonrasında eve giderken yolda şunu düşünmeye başadı” aslında her şeyi çok kafamıza takmamamız gerektiğini ve çevremizdeki insanlara daha çok vakit ayırmamız gerektiğini ayrıca hiçbir şeyide okumadan yargılamamamız gerektiğini” öğrendi.