Medcezir

Bazen öyle anlar vardır ki sanki koca bir okyanusun derinliğinde kaybolduğunuzu hissedersiniz. Sadece, adı mazi olan bir girdap sizi içine çekmeye başlar. Kapıldıkça içerisinden çıkmanız gözünüze imkansızmış gibi görünür ama içinizdeki asıl güç orada ortaya çıkar.

” Mazi ” bilindiği gibi sadece bir zaman kavramı mıdır, yoksa içinde hatıraların biriktiği bir kumbara mıdır bilemem ama bildiğim tek bir şey vardır. O da Michael Ende’nin de dediği gibi ” Bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir.” Yani mazi dediğimiz olay hayatta karşımıza çıkan küçük ayrıntılardan ibarettir. Detayları ne kadar iyi yakalayabilirseniz, geçmişte yaşamın kıyısında biriktirdikleriniz o kadar derin, manalı olur ve gelecekte bir gün gözlerinizin önünde canlandığı zaman birikimlerinizden meydana gelen film şeridinizin sizin için ne kadar anlamlı olduğuna tanıklık edersiniz.

Peki ya isteğimizin dışında, bilinçsizce gerçekleşen geçmişte yaşanılanlar ne olacak? Avuçlarımızın arasından tıpkı  bir su gibi akıp giden hayaller, idealler, tutkular… Geçmiş her ne kadar renkli anılar, kareler barındırsa da içinde yine de arada pürüzler oluşabiliyor. Hayatta hep aynı beyaz rüyalarda kalamıyoruz maalesef. Bazen aralara siyah kabuslar da karışmak zorunda. Ancak tabii ki her şeyin bir sonu olduğu gibi kabusların da bir sonunun olduğunu kabullenerek yola devam etmeye çalışmalıyız. Evet, bu belki çok uzun sürebilir, belki hiç geçmeyecekmiş gibi bir his yaratabilir ama şunu bilmelisiniz ki içinizdeki renkli duyguları, kumbaranızın içinde biriken güzel anıları diri tuttuğunuz sürece gördüğünüz bütün siyah kabuslar bir gün grileşip beyaza yeniden dönecek.

Yalnız, hala geleceğe hangi yoldan ilerleyebileceğimizi bir türlü saptayamıyoruz. Önümüze çıkan en ufak bir problemde geçmişteki kabuslar canlanıyor gözlerimizin önünde. Bize sürekli olarak maziyi yansıtan, karşımıza devamlı maziyi çıkaran bir aynaya bakıyor yüzlerimiz. Geçmişte yaşanılanlar her ne kadar yanlış ya da doğru olursa olsun unutmayın ki günahlarınız da, sevaplarınız da, yanlış ve doğrularınız da süveydanızdadır ve her zaman orada kalmaya devam edecektir. Yaşadıklarınızı, hatalarınızı, acılarınızı zaman size asla unutturmaz, asla geçirmez. Zaman sadece onları hafifletmeye ve gözümüze daha net bir şekilde  görünmesine yardımcı olur. Lakin bazen ise tam tersine zaman sadece yaşam terazisinde acılarımızın, kabuslarımızın bulunduğu kefeye ağırlık ekler. Her iki kefeyi de eşit hale getirebilmenin ise bir yolu var. O da elinizde kalan son kefeyi- geleceği- diğer tarafa koymanızdır. Aksi takdirde hala şekillendirebilme, tasarlama yetkisine sahip olduğunuz geleceğiniz ellerinizin arasından kayıp yavaş yavaş yok olmaya başlayacak. ” Gelecek, geçmişin merhametine kalmıştır ve insan, ikisinin arasında bir kurbandır.” der Hakan Günday.

Sözün kısası, mazi insanın ruhunun derinliklerinde sakladığı bir hazinedir. Ancak abartılı kullanmadıkça, gizli tutunca anlam taşır. Maziyi kolaylıkla yönetemeyiz ama o, insanları rahatlıkla yönetebilir. Gelecek ve mukadderat insanların mazinin girdabına kapılmaması için bir çıkıştır sadece. İyi değerlendirilmezse o da mazinin girdabına kapılıp gider. Ancak, eğer medcezirlerle baş etmişseniz girdaptan çıkış yolunu çoktan bulmuşsunuz demektir. Zaten geriye kalanlar hayalleriniz ve tutkularınızdır.

 

 

(Visited 74 times, 1 visits today)