29 Ekim 1923… Bugüne kadar halkımızdan genç yaşlı herkes kan ter içinde er ya da kazanılacak bu çağdaş, modern ve gelişmiş ülke için büyük bir savaş verdi. O zeki, dahi ve eşi benzeri olmayan liderimiz her zaman umutluydu, o her zaman inanmıştı. Atatürk, o karda kışta Sivas’tan Ankara’ya kadar açık arabasıyla geldi, Libya’da ateş sıcaklığında kilometrelerce atıyla ilerleri. O, muhteşem bir lider ve dünya deviydi. Biz kurtuluş mücadelesine başladığımızda güçsüzdük, ama Türk milleti, halkımız yardımımıza yetişti; Şerife Bacı, dondurucu soğukta bebeği üşümesin diye mermilerin arasına yerleştirmişti, öyle soğuktu ki ikisi de donarak can verdi. Şehit Onbaşı, savaşta mancınık bozulduğu için sırtında iki yüz kiloluk mermiyi topa yerleştirdi. Atatürk, 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetimizi ilan etti, batan bir güneş yeniden doğdu, her sabah tekrar doğdu, ama on beş yıl sonra bir sabah doğmaz oldu. O deniz mavisi, kendini içine çeken o gözler, o gün, açılmaz oldu. Onun hayatı, harplerde, cephelerde geçmişti. O’nun dediği gibi “Ya istiklal, ya ölüm!”
MAVİ GÖZLÜ KAHRAMAN
(Visited 7 times, 1 visits today)