Matematik ile sanatın farklı dalları arasında çok yakın bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Bu yazımda, bu yakın ilişkiyi sanatın farklı dallarından örnekler sunarak ortaya koymaya çalışacağım. Bu örneklemeyi yapmadan önce dilerseniz matematik bilimi üzerine biraz akıl yürütelim.
Her şeyden önce matematiğin sadece hesaplamalardan ibaret olmadığını düşünüyorum. Birçok insan, matematiği sayılardan yararlanarak işlem yapabilme süreci olarak algılar. Bu, duygu ve düşüncelerini anlatabilmek için sözcüklerin anlamını ve düzgün cümle kurmanın kurallarını bilmenin yeterli olduğunu düşünmeye benzer. Verilenleri formülde yerine koyma, işlemleri yapma, sonucu bulma ve sağlama yapma. Oysa matematik, daha kapsamlı faaliyetlerin yerine getirildiği bir dil değil midir? Matematik, kendine özgü yasaları olan, kendi içinde tutarlı, belki başka hiçbir bilim dalının olamayacağı kadar kesin, eğlenceli bir dil, aynı zamanda estetik kaygılar taşıyan bir sanat ya da bilim dalı olarak tanımlanabilir diye düşünüyorum.
Sanıyorum, matematik biliminin birçok sanat dalı ile ilintili olduğu olgusu, ortaya koymuş olduğum bu tanım çerçevesinde daha iyi anlaşılabilecektir. Dilerseniz öncelikle edebiyatı örnek olarak ele alalım. Matematik, nasıl sayıları kullanarak işlem yapabilmeye indirgenemezse başarılı olarak nitelendirebileceğimiz edebiyat ürünlerini üretebilmek de sadece dilbilgisi kurallarını bilmekle mümkün olmayacaktır. Matematik dilinin kendine has incelikleri olduğu gibi edebiyat ürünlerinin mükemmelliği de dilin hassas kullanımını gerektirir.
Sanata ilişkin bir diğer çarpıcı örnek de resim olabilir. Matematik ve resim arasındaki ilişkinin daha doğrudan ifade edilebileceğini düşünüyorum. Örneğin, resim sanatı oran/orantı ve perspektifi kullanır. Büyük İtalyan sanatçısı Leonardo Da Vinci, sanat eserlerinde matematiksel kavram ve teorileri kullanmıştır. Örneğin, sanatçı; ünlü ‘Mona Lisa adlı tablosunda altın oranı kullanmıştır. Altın oran, matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği düşünülen geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Mona Lisa tablosunun, boyunun enine oranını aldığınızda ve Mona Lisa’nın yüzünün etrafına bir dikdörtgen çizdiğinizde ortaya çıkan dörtgen bir altın dikdörtgendir.
Buna ek olarak altın oran, mimari alanında da kullanılmıştır. Mısır’daki Giza Piramitleri, Yunanistan’daki Parthenon Tapınağı, Fransa’daki Notre Dame Kathedrali, Edirne’deki Selimiye Camii ve Hindistan’daki Tac Mahal bu kullanıma ilişkin en güzel örneklerdir.
Son olarak, müzikle matematik arasında da yakın bir ilişki olduğundan bahsetmek istiyorum. Leibniz, “Müzik, bir aritmetik alıştırmasıdır.” demiştir. Leibniz’in bu düşüncesini destekler nitelikte olmak üzere seslerin belli frekanslarda üretildiği ve bu frekansların matematiksel olarak ifade edilebildiği bilimsel bir gerçektir. Özellikle matematiğin triginometri adı verilen alanı bu konuda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Özetle, matematiğin hayatımız üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Bu etki, yaşamımızın önemli bir parçası olan sanatın farklı türlerinde biz doğrudan ayırdına varmasak da karşımıza çıkmaktadır. Matematik bir anlamda yaşamımızı güzelleştirilen sanat eserlerin ortaya konulmasına yardımcı olan önemli bir unsurdur.