“ İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra ,aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştır. “ Tolstoy sanat hakkındaki düşüncelerini bu şekilde ifade etmiştir.
Başka bir düşünür ise doğada kendiliğinden oluşan, insan dışındaki canlıların veya doğa olaylarının meydana getirdiği ve insana çok da güzel görünen oluşumların, renk kombinasyonların, ses dizilimlerinin sanat niteliği taşımadığını söylemektedir. Ona göre sanatın oluşabilmesi için sanatın hamurunda insan, insanın kendini anlatma çabası ve yine anlama çabası içerisinde olan insanlar olmalıdır.
Her iki düşünürün sanat tanımında da insan, insanların kendisi anlatma ve anlama çabası çok bariz bir şekilde görülmektedir.
Peki ya matematik nedir?
“ Matematik düzen, simetri ve limitleri ortaya koyar ve bunlar güzelliğin en muhteşem formlarıdır.” demiştir Aristoteles.
Aristoteles’in yaptığı bu matematik tanımında da insanın varlığı, insanın anlama ve anlatma çabası tıpkı sanat tanımında olduğu gibi kendini hissettirmektedir.
Sanat da matematik de insanın var oluşuyla ortaya çıkmıştır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran, düşünme ve iletişim yetisidir. Sanat ve matematik insanın düşünmesini disipline ederken, karşılıklı iletişim için gereken ve her iki tarafın da bildiği kodları sağlar.
Matematikte kodlar tanımlamaya veya anlatmaya çalıştığımız olguyu, konuyu iyi anlamamıza ve iyi tanımlamamıza bağlıdır. Bunun sonucu olarak da ortaya koyduğumuz kodlar dünyanın her yerinde aynı manaya gelir. Hüznü anlatmak için yapılmış bir parça, farklı farklı insanlarda aynı duyguyu uyandırırken notalar ile bu parçanın kodlanması sonucunda istenildiği zaman, istenildiği yerde aynı şekilde paylaşılması ve tarihler boyunca müziğin saklanması sağlanabilmektedir.
Matematik, anlama ve anlatmak için zeki varlıkların geliştirdiği bir kodlamadır. Sanat da anlama ve anlatma için zeki varlıkların geliştirdiği bir kodlamadır. Matematik sanattır, sanat matematiktir. Öyle etkilidirler ki iki insanın birbirini anlaması için gerekirken aynı zamanda çağları aşarak farklı dönemlerdeki insanların birbirlerini anlamalarını ve hissetmelerini sağlar. Eğer matematik ve sanat olmasaydı insanlar birbirleriyle iletişim kuramazlardı, insanların yapılmış tüm keşifleri bireysel olarak tek tek ve yeniden yapması gerekirdi. Çünkü sanat ve matematik olmayacağından ortak bir dil bulunmadığı için çeşitli yöntemlerle elde edilen bilgiler, duygular, deneyimler, limitler, simetriler, insanlar ve çağlar arasında taşınamazdı. Sanırım böyle bir durumun insanlığın ilerlemesi önünde nasıl bir engel oluşturduğunu anlatmamıza hiç gerek yok.
Matematikle sanatın iç içe olduğunu ve insanlık için ne kadar önemli olduğunu; tarih boyunca insanın gelişiminde etkili olmuş bireylerin (siyasetçi, bilim insanı, felsefeci,…), esas ilgi alanları ne olursa olsun matematik ve sanat konusunda çok bilgili olmalarından da anlıyoruz. Herkes tarafından ressam olarak bilinen Leonardo Da Vinci çok iyi bir matematikçiydi. Ülkemizi çağdaşlaştıran ulu önder Atatürk de siyasetçi ve askeri kimliğiyle öne çıkmasına rağmen matematik kitabı yazmış ve sanatı el üstünde tutmuştur.