”Marslı” Andy Weir tarafından 2011 yılında yazılıp filme uyarlanmış bir romandır. Tabii ki her kitap uyarlaması filmde olduğu gibi marslıda da kitap ve film arasında farklar vardı. Film aslında kaza sonucu masta bırakılmış bir adamın kurtarılışını anlatıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi kurtuluyor. Bu yazıda yazdıklarımı tam olarak anlayabilmeniz için filmi izlemeniz gerekmektedir. Fakat yinede neler olduğunu ufaktan anlatacağım.
Film isminden de anlayabileceğiniz üzere marsta geçiyor. 6 kişilik ekip fırtınada mta’ya doğru yürürken içlerinden bir tanesine uydu anteni çarpıyor ve fırtınada kayboluyor. Bunun üzerine ekip arkadaşları onun öldüğünü düşünerek Dünya’ya dönüş yolculuğuna başlıyorlar.
Filmin ilerleyen kısımlarında NASA Mark Watney’nin aslında ölmediğini fark ediyor ve yardım çalışmalarına başlıyorlar. Bu sırada kendine “Marsın en iyi botanistiyim.” diyen Mark marsta patates yetiştiriyor.
Yaklaşık 400 günün sonuda HERMES Mekiği Mars’a ulaşıyor. Böylece Mark ve ekip arkadaşları dünyaya dönüyor.
Filmin direkt sonunu değiştirmek gerekirse yapabileceğim fazla bir şey olmadığı için ortalardan da değiştireceğim.
Öncelikle detaylardan başlayalım.
NASA neredeyse her şeye tanrı ismi verir. Mesela Ay’a giden ilk uzay mekiği Apollo. Apollo mitolojide müzik tanrısıdır ve ya yukarıda bahsettiğim Hermes o da mitolojide bir tanrı. Mark ve ekibini Marsa gönderen görevin adı ARES. Ares mitolojide savaş tanrısı. Bu göreve savaş tanrısının adını vermektense umut tanrısı ve ya hız tanrısının isimlerini verebilirdim
Filmin başında Marka uydu anteni çarpıyordu. Uydu anteninin sivri parçası giyisisinin biyomonitörünü parçalıyor. Ekip arkadaşları Mark’ın öldüğünü düşünüyor. Bu sahnede biyomonitörünü parçalamak yerine herhangi başka bir noktasına saplayabilirdim. Neden diye soracak olursanız Kumandan Lewis Marktan veri alamadığı için aramayı bırakıyor biraz daha aramasını sağlayarak HERMES’e ulaşmalarını zorlaştırabilirdim. böylece Kumandan Lewis’in hayati bir karar vermesini sağlayabilirdim.
Filimde bazı insanların gıçık olduğu bir şey var. Adamın konakladığı yer havaya uçuyor ve kapıyı sadece muşamba ve koli bandı kullanarak kapatıyor. Verdikleri gerekçe ise Marsın atmosferi dünyaya göre ince olduğu için çok sıkıntı çıkarmaz. Aslında bu filmi izleyerek muşamba ve koli bandının bazı insanlar için ne kadar önemli olabileceğini anlıyoruz. Atmosfer ince olsa bile koskoca MTA’yı (Marsa Tırmanma Aracı) deviren rüzgarlar muşambayı nasıl delmez.( MTA dediğim alet yaklaşık 10 metre boyunda.)
Değiştireceğim bir diğer konu ise Mitch dışında herkesin HERMES’e Mark’ın aslında ölmediğini söylemek istememesi. Sanki söyleseler kıyamet kopacak.
En önemlisinden bahsetmezsek olmaz. Senaryoya göre bu adam botanist . Ama filmi izleyince adamın biyoloji kadar fizik ve kimyada bildiğini görüyoruz. Adam kimyada o kadar iyi ki Marsta su üretti.
Ve son sahne uzay mekiğinin pencereleri yerine muşamba takarak uzaya çıkıyor. Bu da yetmezmiş gibi uzay giyisisinin eldivenini delerek içerden kaçan hava ile kendini süper kahraman gibi uçurdu. Bu uçma sahnesi kitapta yok filmde de olmasa iyi olurmuş ama böylede fena değil.
Sonuç olarak film kötü değil. Bazı yerlerde gerçekten fazla saçmalaması dışında fazla sıkıntısı yok. Filmi izlemenizi ve kitabı okumanızı tavsiye ederim.