Uzay… Uçsuz bucaksız, sonsuz bir kavram… Bizim onu keşfetmemizi öylece bekliyor. Her şey güzel; Ay’a gidelim, Mars’a araç yollayalım, Hubble ile karşı galaksileri izleyelim ama her şeyin olduğu gibi bunun da bir maliyeti var. Bol sıfırlı dolarlar…
Elon Musk’ı çoğumuz tanıyoruz. Elon amcamız geçen günlerde kalkışından sonra dik bir biçimde geri inebilen bir roket yaptı. Peki, ne uğruna? Para mı? Hayır. Hali hazırda zaten 7 sülalesine zengin bir hayat yaşatacak parası var. Onun amacı bizi bekleyen uzay. O para kazanmak yerine uzayı keşfetmeyi tercih etti. Neyse konumuz Elon değil. Bizim konumuz bu girişiminin maliyeti. Mars projesi 200 Milyar Dolar. Evet, yanlış okumadınız. 200 Milyar… 200.000.000 . Yok, bu milyon. Bizim Elon amcamızınki bu; 200.000.000.000 .Peki bu parayla ne yapabiliriz?
200 tane Los Angels Lakers satın alabilirsiniz(Neden 200 tane alırsınız bilmiyorum ama paranız yetiyor işte)
235 tane Airbus A380 alabilirsiniz(Hani o filmlerde gördüğümüz 3 sıralı 850 kişilik uçak var ya; işte ondan)
Onlarca Pablo Picasso tablosu satın alabilirsiniz. Bu tablo bugüne dek en yüksek paha biçilmiş sanat eseriPablo Picasso’nun ‘Les Femmes d’Alger’ yani ‘Algerli Kadınlar’ adlı tablosu geçen yıl Katarlı bir aileye 180 milyon dolara satılmış. Airbus’ınızla Katar’a uçup ikna edici bir konuşma yaparsanız dönüşte tablo da sizinle uçakta olabilir.
Süper lig’i 235, Premier Lig’i 30, LaLiga’yı 46 kere alabilirsiniz.(Artık her şekilde bütün kupalar sizin!)
Bütün insanları bir günlüğüne (3 öğün) besleyebilirsiniz.(Ve şöyle düşünün; ihtiyacı olan, olmayan, zengin, fakir herkes.)
İşte asıl problem burada başlıyor. Bütün bu bol bol sıfırlı dolarlar uzayın keşfine mi yoksa insanlığa mı harcanmalı. Ya Dünya için artık çok geçse? Yazımın sonunu yazmıyorum ve Intersaller’ı izleyerek karar vermeniz için sonunu size bırakıyorum…
Korsan filme karşıyız unutmayalım…