Kökü çok eskilere dayanan, birçok toplumun kültüründe aynı şekilde yer alıp, neden yapıldığı bilinmeyen veya düşünülmeyen kimi hareketlerin, davranışların ya da düşüncelerin genel adıdır batıl inançlar. Batıl kelimesinin anlamı “gerçekliğe uymayan”dır. Bunları çoğunlukla büyüklerimizden duyarız, görürüz ve devam ettiririz. Bazı insanlar beceriksizliklerine, talihsizliklerine bahane arar ve sonucunda kendilerini rahatlatmak için batıl inançlarlı öne sürer. İnsanlar kendilerini boşlukta hissettiklerinde, cevap bulamadıkları olaylarda, batıl inançlara sarılır ve onlarla birlikte başlarına gelen olaylara cevap arar. Yapıldığında ya da yapılmadığında olumlu ya da olumsuz durumların doğacağına inanırlar. Ama cevaplarını aradıkları batıl inançlar onları mantıksızlığa iter, doğruya götürmek yerine onları doğrudan uzaklaştırır, gerçeği görmelerine engel olur.
Yüzyıllardır inanılan batıl inançlar, hayatta çoğu zaman etkisini gösterir. Bu etkiler, hayat batıl inançlara göre yaşanmaya başladığında, yaşamları olumsuz yönde etkileyip insanları kısıtlamaya doğru gider, mantığın önüne bir duvar örmeye başlar. Örneğin ıslık çalmanın uğursuzluk getireceğine inanan insanlar ıslık çalmayarak, düğünden önce gelini görmenin uğursuzluk getireceğine inanan kişiler de bunu yapmayarak hayatlarını kısıtlar. Bunların haricinde kara kedi görmenin ya da merdiven altından geçmenin uğursuzluk getirmesi, dört yapraklı yoncanın şans getirmesi, avuç kaşınmasının para getireceğine inanılması, burnu kaşınan birinin kavga edeceğine inanılması, gözü dalan birinin misafiri gelecek olması, 13 sayısının uğursuz bir sayı olduğunun düşünülmesi, gidenin arkasından su dökünce çabuk gidip geleceğine inanılması gibi birçok batıl inanç vardır. Fakat hiçbirinin mantıklı bir açıklaması yoktur, insanlar bunları karşılaştıkları durumlara bir neden ya da sonuç aradığından söyler veya gerçekleştirir.
Batıl inançların nasıl ortaya çıktıkları tam anlamıyla bilinmese bile buluştukları temel nokta bu davranışlar gerçekleştirilince insanların psikolojik bir rahatlama hissetmesidir. Örneğin başına gelen talihsizliği ya da kötü bir olayı yıllar önce kırdığı aynaya bağlayan insanlar vardır. Başına gelen olaya bir neden bulmaya ve içini rahatlatmaya çalışır bu kişiler. Bazı insanlar da kendini çaresiz, neye güveneceğini bilmez, hissettiği zaman doğruluk payı olmadığını bilmelerine rağmen, “Kim bilir?” diyerek bu hareketlerin kendilerine yardımı olacağını düşünür ve medet umar. Başlarına gelen kötü olayları bir sonuca kavuşturmak istedikleri için bunları öne sürer, psikolojik olarak kendilerini rahatlatırlar.
“Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında israr eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur, belki de hiç olmaz.”
Atatürk“Batıl inançlar tüm dünyanın alev almasına yol açar, felsefe bu yangını söndürür.”
Voltaire