O gün, dünyanın en güzel sabahıydı; her yerde çiçekler açmıştı. Kalktım, yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve kahvaltı ettim. Dışarı çıktığımda, arkadaşlarım oyun oynamaya başlamıştı bile. Hemen yanlarına koştum; ellerinde tablet ve “Mağra Gezisi” adlı bir oyun vardı. Hep birlikte oynamaya başladık. Sıra bana geldiğinde mumu söndürdüm ve ne olduğunu anlamadan mumları üflediğimde bir şeyler oldu. Işık karardı ve renk renk ışıklar çıkmaya başladı. Daha sonra tablet, bizi içine çekmeye başladı ve bir anda mağranın içinde olduğumuzu fark ettik.
Hemen nasıl çıkabileceğimize baktık ama bir boşluk bulamadık. Orada ağlamaya başladık. Derken, bir yazı gördük: “İçeri gelin.” Hemen koştuk ve bir mektup bulduk. Mektupta şöyle yazıyordu: “Buradan çıkmak için bir dilek hakkınız var.” Biz de hemen, “Bizi eve götürmesini diledik.” Bu, gerçekten harika bir gün olmuştu.