O gün gelmişti, üç yıllık basketbol kariyerimin ilk maçına çıkacaktım. Tabii ki heyecanlıydım ancak yeteneklerimi göstermek için sakin kalmam gerekiyordu.
Maçtan bir önceki akşam çantamı hazırladım ve uyudum. Haftasonuydu, gece heyecandan çok uyku tutmamıştı, ama bir şekilde geçirdim. Sabah kalktım, kahvaltımı ettim, biraz ödev yaptım ve öğlen yola çıktık. Maç alanına doğru giderken heyecanım gitgide artıyordu. Tribünde arkadaşlarımın yanına geçtim ve bizden bir önceki maçı izlemeye başladım.
Bizden önceki maçın bitimine beş dakika kala soyunma odasına inip üstümüzü giydik ve taktik çalışmaya başladık. Taktik çalışması bittikten sonra sahaya çıkma zamanı gelmişti. Sahaya adımımı attım ve etrafıma baktım, atmosfer çok güzeldi. Heyecanım tavan yapmıştı ama kendimi oyuna verip ısınmaya başladım.
Birkaç dakika sonra korna sesi yükseldi ve maç başladı. İlk beş çıktım ve kendime şöyle dedim: “Benim başaramayacağım şey yok.” Ortalama bir performans ortaya koydum ve sonucunda maçı kazanan taraf biz olduk.
İlk maçım böyle geçmişti, galip gelmek beni sevindirmişti. Eve döndüm, duşumu aldım ve akşam olunca yarınki okul için yatağa girdim.