Bu sene de, çoğunlukla yaptığım gibi Akdeniz’nin genelde sakin olan yerlerinden birine gitmiştim. Her zamanki gittiğim otele yerleşmiştim. Tatilin başlarda her şey çok sakindi. Sonra bir sabah uyandım ki, otele üç aile gelmiş. Birinin iki kızı var. Diğerlerinin de kafa ütüleyici bir oğlu vardı. Oradan oraya manyak gibi bağıran bu üç çocuk kısa bir süre sonra sükunet dolu oteli tamamen ele geçirdi. O günün mahvolacağını bildiğim için arkadaşlarımla tüm günümü sahilde geçirmiştim.
Hatta ertesi sabah çocuk sesi duymayınca ve çocukları göremeyince, şöyle derin bir nefes aldım ama yanılmışım. Meğer kasabayı keşfetmeye gitmişler. Bu yüzden birkaç saat rahattım fakat tatile sadece üç günlüğüne geldiğimim için yarın öğlen dönecektim. Bir buçuk gün su gibi akıp gitti.
Seyahat dönüşü o kadar yorgundum ki hiçbir şey yapmamaya kararlıydım. Bir ara yerimden kalktım ve bavulumu boşaltmaya niyetlendim. İşte o anda bavulumun içinde bir mektup buldum ve mektupta “Leyla’ya” yazıyordu bu benim adımdı. Mektubun üstüne yapıştırılmış olan pulun içinde yeşim asma motifli, turkuaz, Latince bir yazı vardı. Mektubu kimin koyduğunu merak ediyordum çünkü tatile sadece yakın arkadaşlarımla gitmiştim ve bu beni ürküttü. Bir süre tedirgin olmama rağmen yeşim asma motifli mektubu açma karar verdim.
İçinde “Olmuyor ama nostaljik hissediyorum ve varlığını arıyorum. Belki de seni özleyecek zamanımız bile olmadı. Fotoğrafın olmadan yüzünün tüm detaylarını hatırlamam mümkün olmayabilir. Ah Leyla’m, gülüşünü hatırlayamıyorum. En çok seninle olmak istediğim zamanı hatırlayabiliyorum. Haberin var mı? Bir gün senden başka kimseyi istemediğim için parçalandım, başka bir gün “Leyla’m nerede? Ah Leyla’m, Leyla’sız olmanın ne demek olduğunu ve bu acıyı bilememen çok acı. Acılarımızı yıllarca birlikte paylaştık. Leyla, maalesef yokluğunda senin bütün resimlerini tüm gün seyrettim ama senin sıfatını hatırlamıyorum. Seni özledim. Bugünlerde çoğu cümlem “Ah keşke Leyla’m yanımda olsaydı…” diye başlıyor. “
Mektubun içindeki şiiri okuduktan sonra kendime gelmem biraz uzun sürdü. İçinde benim için yazılmış bir şiir vardı. Mektubun zarfına dikkatlice bakarken üstünde “Pater tuus” yazıyordu. Bu Türkçede “Baban” demekti. Yani bu mektubu babamın yazdığı anlamına mı geliyordu…