Lanetli Ada

Küçük bir köyde yaşayan James adında bir çocuk vardı. O gün köyünden uzaklaşıp limana gittiğinde dikkatini çeken ilk şey her zamanki gibi limandaki gemiler olmuştu. Tabi oda bir deniz tutkunu olduğu için Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyordu. Onun bir hayali vardı büyüyünce bir gemide çalışacaktı. James bu hayali kafasına takmıştı. Aradan yıllar, yıllar geçti James gemide çalışabilmek için elinden geleni yaptı.  Sonunda o gün gelmişti, gemide bir görevi olmuştu. Tabi daha yeni katılan bir mürettebat olduğu için kaptan ona sadece kutuları taşıttı. Aradan bir süre daha geçti James yavaş yavaş bu işi kapmaya başladığı için çok sevinçliydi. James ve diğer mürettebatlar tam kamaraya gitmeye hazırlanırken kaptan onları yanına çağardı.  Sessizce onlara şöyle dedi: Çocuklar yarın bir define avına gideceğiz o yüzden eşyalarınızı toplayıp  gemiye erkenden gelmelisiniz . James eşyalarını dün akşamdan hazırlamıştı. Çantasında bir not defteri, gümüş kalem ve bir iki parça kıyafet vardı. James gemiye gitti ve diğer arkadaşları da gelince yola koyuldular. Tabi definenin olduğu adaya giderken bir çok zorlukla karşılaştılar:  Şiddetli fırtınalar, dev dalgalar, azgın deniz gibi bir çok şeyle karşılaştılar ama bir şekilde adaya ulaştılar. Başta adayı kontrol etmek için  indiler. Zaten çok da büyük bir ada değildi. Sonra kendilerine sahilin oralarda güzel bir barınak yapmaya çalıştılar.  3 saatin sonunda barınağı yapmayı başardılar. Tabi bilmedikleri bir şey vardı bu ada lanetliydi. Sabah uyandıklarında gemiyi göremedikleri için bir şaşkınlığa uğradılar. Hemen adanın etrafını gezdiler. Ama gemi hala ortalıklarda yoktu. O sırada hepsi telaş yapıp paniklediler. Anladılar ki bu adada mahsur kalmışlar. Umutsuz ve bitkin halde oldukları için sadece sahilde oturup yardım gelmesini beklediler. İki üç gün boyunca orada oturdular . Ama bir geminin yada helikopterin geleceği yoktu. Bundan dolayı bu adada birlikte yaşamaya çalışacaklarına söz verdiler. Bu sırada James de zaman geçirmek için not defterine olan olayları yazmak için kapağı açtığında bir de ne görsün olaylar zaten burada yazılı idi. James bu olay karşısında büyük bir şaşkınlıkla dona kaldı ve bunu arkadaşlarına gösterdi. Arkadaşları bunu ilk gördüğünde buna çok güldüler. Ama sonra  bu kalemin James’in gümüş kalemi olmadığını anladıklarında dona kaldılar. Artık her gün not defterini kontrol etmeye başladılar. 10 gün içerisinde bir şey olmadı.

 

Ama 11. gün not defterini kontrol ettiklerinde hepsi öleceğini anladılar. Artık bunun bir geri dönüşü yoktu. Kaderlerine mahkum olan denizciler oracıkta öldüler.

(Visited 106 times, 1 visits today)