Gökuşağı’nın altından çıkacak o büyük gezegen için heyecanla beklerken birden karşıma çıkanlar karşısında şoka girdim.Bu gezegen çok küçük , gösterişsiz , herkesin hayal edebileceği sıradan bir gezegendi.Tek değişik yanı daire değilde üçgen şeklinde olmasıydı. Gezegen pembe ve mor arası bir renkteydi. Fuşya da denebilir.Üstünde hiçbir çukur yoktu.Tamamen pürüzsüz bir gezegendi.En ufak bir ses bile gelmiyordu içinden.Kimse de yoktu zaten.Gezegenin içi de en az dışı kadar mükemmeldi.İlk gördüğüm andan itibaren içine girmek için heves atıyordum.İçerisi çok renkliydi.Dünyamıza çok benziyordu fakat neredeyse her şeyde renk farkı vardı.Gök yüzü pembeydi mesela.Ağaçların yaprakları siyah renkli , kökleri ve dalları beyazdı.İnsan olmadığı için evde yoktu.Dağlar mor karlar ile kaplıydı.Ve kara dokunduğumuzda bu mor renk elimize geçmiyordu.Fakat en çok şaşırdığım şey ağaçların yanında canlı olan tek şeyin tepemde uçuşan kuşlar olmasıydı.Hiçbir hayvan olmamasına rağmen yalnızca rengarenk kuşlar vardı.Deniz’in içi bomboştu yalnızca mavi yosunlar ve turuncu taşlar vardı.Ve suyun rengi de şeffaftı.Bu gezegeni herkesin görmesi gerekli gerçekten çok güzel ve etkileyici bir gezegen.Bu gezegenin adı LAL.
LAL
(Visited 8 times, 1 visits today)