Sabahtan beri evin içinde kedimi kovalıyordum. Veterinere gitme günü gelmişti ve ben konuştukça anlıyormuş gibi peşinden koşturuyordu beni. Tutunca tırnaklarını derime geçiriyor, yakalamayı denedikçe daha da kaçıyor daha da uzaklaşıyordu. Yavru bir kediyi sahiplenmek zor bir şey. Yaptırmamız gereken daha pek çok aşısı vardı. Bu daha ilk aşılarıydı, sonrasında işimiz bittiğinde yine gelmemiz gerekecekti aşı yaptırmaya, her seferinde bu kovalamacaya katlanmak adeta bir işkenceydi. Sanki ben onun kötülüğünü istiyorum gibi davranıyordu. Evimizde ona özel bi oda, zamanı geldiğinde suyu, yemeği, tuvaletini temizlemek… Hiçbirini ihmal etmiyordum ama konu veterinere gitmek olunca bütün evi başımıza yıkıyordu işte. Tam tuttum derken hafif aralıklı bıraktığım kapıdan dışarı kaçıverdi hemen. Kaybolmasından korktuğum kedim kaybolmaktanda beter bir şey yaptı.
Kedim küs olduğumuz komşumuzun kapısına doğru koştu ve gözden kayboldu. Kapı açıldı içeriden tuhaf bir koku geliyordu. Yapmamalıyım farkındayım, yaptığım şey yanlış fakat merakıma yenik düşüp kokunun kaynağını araştırmaya koyuldum hemen. Kedim kaçmıştı içeriye, zaten elinde sonunda girecektim o evin içine ve kedimi bulana kadar içeride kalacaktım yani yaptığım şey zaten yapacağım bir şeydi… Evin içerisi çok tuhaf kokuyordu. Birisi sanki ocağın altını açık bırakıp bir kaç saatliğine ortadan kaybolmuş gibiydi. Fakat bu tuhaf yanık kokusunun içinden çok hafif bile olsa bir lahana kokusu geliyordu. Evet, ev buram buram yanmış lahana kokuyordu. Komşuma yeni taşındıklarında evde ilk bulduğum yemeği getirmiştim. Çok lezzetli bir lahana yemeğiydi aslında ama başkalarından yemek almak istememişti. O zamanlar komşumun kendi işlerini kendi başına halledebilen bir insan olduğunu düşünmüştüm hemen. Aslında pek yanlış bir düşünce değil zaten.
Mutfağa doğru ilerlediğimde kasalar dolusu lahana olduğunu fark ettim. Yaktığı şey lahana değilse ne yakmıştı o zaman? Ocağa baktığımda içi boş bir tencereden başka bir şey göremedim. Lahanadan nefret ettiğini söylemişti oysa, şimdi neden lahana yemeği yapmayı deniyor anlamıyordum. Koridorun sonuna kadar sessizliğimi korumayı deneyerek kedimin adını fısıldıyordum. Hemen ortaya çıkmazsa ve yakalanırsam diye oldukça korkuyordum. Bir odaya girdiğimde yanan tütsüyü gördüm, demek yanan şey buymuş dedim kendi kendime.
Kedimin bir anda önüme atlamasıyla yerimden sıçradım. Ne kadar ısırdığını veya tırmaladığını umursamadan onu kucağıma aldım ve eve geri götürmeyi planlamıştım. Fakat tam evden çıkacakken mutfak masasında gördüğüm defterin benim tarif defterim olduğunu fark ettim. Ne yani, tariflerimi mi çalıyordu? Daha fazla sorgulamadan defteri hemen yanıma aldım ve kedimle beraber o evden bir daha girmemek üzere çıktık.
Lahana Yemeği
(Visited 6 times, 1 visits today)