Kusursuzluğun İçindeki Kusurlar

Bu hayatta hepimiz bir amaç, bir hayal uğruna yaşıyoruz. Bazıları gayelerine ulaşma yolunda ilerlerken kişisel benliğini dahi bu yolda kaybedebiliyor. Kimilerimiz bir sıfır önde başlayıp şansı elinde bulundururken kimilerimiz ise belki de on adım geriden gelmek zorunda kalıyor. Ancak belirtmek isterim ki esasında geriden başlamış olarak gördüğümüz ve hatta kimi zaman ” yetersiz ” olarak nitelendirdiğimiz insanlar pek çok vakit bu dünyaya en çok imzasını bırakanlar oluyor.

Beethoven, Dostoyevski, Steve Jobs, Sümeyye Boyacı gibi daha nice isim yaşadıkları dönemde ilgili alanlarda isimlerini altın harflerle yazdırmış,  pek çok insanı mucizelere inandırmış ve her şeyden önemlisi insanlara birer umut ışığı olmuşlardır. Benim kişisel görüşüme göre kimse mükemmel şartlarda doğmak ya da büyümek zorunda değildir. Hatta hiçbirimiz kusursuz, fevkalade insanlar da olamayız fakat çoğu insan zaman geçtikçe akıl ve mantığını kullanarak hamleler yapmayı, doğru hamlelerle kendi doğrultusunu çizmeyi ve hayat şansını yaratmayı öğrenir.

Şu genç yaşımda bile etrafımda ön yargısını hayatının merkezine oturtmuş onlarca kişi ile karşılaştım. ” Ben bunu beceremem. ” , ” Pes ettim.” , ” Benden bu kadar.” , ” Daha fazlası elimden gelmez.” gibi birçok klişeyi çevrenizden eminim ki duymuşsunuzdur. Birçok araştırmaya göre insanlarda meydana gelen bu ön yargının başlıca sebepleri arasında kişinin kendini toplum içerisinde eksik hissetmesi ve küçüklüğünden bu yana süregelen güvensizlik geliyor. Maalesef ki toplumdaki insanların yarısından fazlası önüne çıkan en ufak bir pürüzde geri çekilmeyi tercih ediyor. Halbuki özünde başarıya, hedef koyulan bütün gayelere giden patika daima pürüzlüdür. Halk arasında kullanılan bir atasözü vardır : ” Emek olmadan yemek olmaz.” Yani meali çalışıp kendini yormadan başarıya ulaşamazsınız. Ulaşsanız bile ileride mutlaka bir sorun yaratacaktır.

Elde edilen başarıların % 90 ı çaba sonucunda, yorulan bir vücut, ne olursa olsun sabırla devam etme sonucunda oluşmuştur. Bir müzisyenseniz gün gelir notaları unutursunuz, bir aktör iseniz gün gelir repliklerinizi karıştırırsınız, öğrenci iseniz gün gelir testte yanlış yaparsınız ama emin olun ki her defasında biraz daha dikkatle, biraz daha azim ve kudretle ayağa kalkarsınız. Sonra bir bakmışsınız ki olmak istediğiniz yerdesiniz. Üstelik yalnızca iş ve kariyer için de değil insan; hayatının her yerinde, her anında bu tür metotlardan yararlanmalıdır.

Sonuç olarak söylemek istediğim tek şey ne pahasına olursa olsun ön yargılara, güvensizliğin bulunduğu karanlık dünyalara çekmemeli kendini insan. Mutlaka kendi yolunuzdaki kusurlu, düşen insan olmaya çalışın ve her daim hata yapın.

(Visited 37 times, 1 visits today)