George evin en küçük çocuğu ve herkesin göz bebeğiydi. Ailenin önceliği olurdu genelde, herkes onun için elinden geleni yapardı ama George bu fazla ilginin sebebini biliyordu. Herkes onu ailenin en küçüğü diye ya da onu çok sevdikleri için öyle davranmıyorlardı ona karşı olan hareketlerinin böyle olma sebebi yüzündeki ve vücudundaki yaralar ve izler yüzündendi. George`un doğuştan yüzünde izleri olduğundan ve küçükken yangında kaldığı için yüzü ve vücudu için birçok kez ameliyata girmek zorunda kalmıştı. Bu nedenle birçok kişi tarafından dışlanan biriydi. Kimse onun yakınına bile yaklaşmak istemiyordu ve ona sanki bir ucubeymiş gibi bakıyorlardı. Ailesinin ona farklı davrandığını ve onu çok sevdikleri için böyle davranmadıklarını hissedebiliyordu. George her ne kadar böyle düşünse de onu gerçekten seven kişilerin farkında değildi.
Jessica da o insanlardan biriydi. George ile okulun ilk günü tanışmışlardı. Sınıftaki herkes yaz tatilinde ne yaptığını ve kendisinden bahsederken George kendisiyle alay edecekleri korkusuyla ayağa kalkmak istememişti. George`u kalkması için cesaret veren oydu. Teneffüste yemeğini paylaşan, beden derslerinde onunla oyun oynayan, derslerde onunla grup olan kişi de oydu. Öyle arkadaş olmuşlardı Jessica ile, sınıftaki diğer arkadaşlarıyla da yakın olmuştu ama Jessica ve Alex kadar değil.
Alex ile de ilk başlarda birbirleriyle çok yakın değillerdi hatta Alex George`a karşı hep önyargılı davranmıştı ama George ile aynı grupta ödev yaparlarken George`un ona yardım etmesi ve birlikte daha fazla vakit geçirmeye başlaması Alex`in George`a karşı farklı davranmasına yol açtı. Artık diğerleri gibi ona bir ucubeymiş gibi bakmıyordu ve ona gerçek bir arkadaş gözüyle bakıyordu.
Annesi ve babasını, oğullarının bu kadar mutlu olması ve arkadaşlarıyla yaptıklarından bahsederken gözlerinin parlaması onları daha da mutlu ediyordu. Oğullarını çok seviyorlardı ama okuldan eve yüzü asık geldiğinde ya da okula gitmek ve dışarı çıkmak istemediğinde onun için çok üzülüyorlardı. Ama George gerçekten değişmeye başlamıştı. George`daki değişim sadece mutluluk değildi, özgüveni artmıştı ailesine bile hiç göstermediği bir yününü gösteriyordu. Ayrıca George çok zekiydi, okulda arkadaşlarının yapamadığı sorularda onlara yardım ediyor, sınıfta birçok kişinin cevap veremediği sorulara parmağını kaldırıyor hatta bazen sınıfta soruları o anlatıyordu. Bu durumu fark eden öğretmenleri onu yarışmaya sokmaya bile düşündüler.
Ailesi okuldaki durumundan haberdardı ama bu kadar ciddi bir şey olduğunu düşünmemişlerdi. Okul ailesiyle konuşmak istediğinde de çok şaşırmışlardı. George`un okuldan dolayı olan bu değişimini gerçek anlamıyla öğrenince onu yarışmaya sokmayı kabul ettiler. George yarışmaya gireceğini öğrendiğinde ilk önce istemiyor gibiydi ama kendisini denemenin iyi olacağını ve öğretmenlerinin onun hakkında dediklerini düşünerek kabul etti.
Yarışmaya gireceğinin haberini aldığı günden sonraki gün okula gittiğinde Alex`e ve Jessica`ya her şeyi anlattı. Yarışmaya onlar girmeyecekti ama arkadaşları kadar onlar da heyecanlanmıştı ve onun için mutlu olmuşlardı. Yarışmanın konusu ağırlıklı olarak fen ve matematik üzerineymiş ama genel kültür soruları da varmış. Bunu öğrenince Jessica`nın aklına bir fikir geldi. Fen ve matematiğe doğal olarak George`un kendi başına çalışması gerekiyordu. Ama genel kültür için George`a yardım edebilirlerdi. Genel kültür hakkında bilmesi için ona kartlar hazırlayabilir ve süre tutacak şekilde ona bu soruları sorabilirlerdi. Bu fikri herkes çok beğendi ve Alex ile Jessica George`un evine gitmek için izin aldılar. Yarışa daha bir buçuk ay vardı ama George`un şimdiden çalışmaya başlaması gerekiyordu .
Alex ve Jessica kartları hazırlamış ve o zaman zarfında da George sürekli fen ve matematik sorusu çözmüştü. Sonrasında da kartlara geçtiler. George`un bilmediği birçok şey vardı genel kültür hakkında ve onlara da çalışması gerekiyordu. Ve maalesef ki George`un hafızası biraz kötü olduğundan bütün her şeyi aklında tutması zorlaşıyordu. Ama yarışmaya kadar çok çalıştı, ailesi ve Alex ile Jessica`nın da çok yardımı oldu. Okuldan gelince ödevlerini hemen bitirip çalışmaya başlıyordu. Fen, matematik, genel kültür derken hemen her soruyu çözebiliyordu artık.
Yarışma günü de gelip çattı. George, ailesi, öğretmenleri ve arkadaşları herkes onu desteklemek için yarışmaya gelmişlerdi. Yarışmanın başlarında heyecandan bildiği birçok soruyu kaçırmıştı ama korkusu geçince önüne gelen her soruyu bilmeye başladı. Sadece kendisi değil onu destekleyen herkes heyecanlıydı. Bir süre sonra süre doldu ve kazanan belli oldu. George yarışmada birinci olmuştu. Herkes çok sevinmişti. George ilk annesinin gözüne baktı. Gözlerinden ne düşündüğü belli oluyordu: “Seni seviyorum George, seninle gurur duyuyorum, artık eskisi gibi içine kapanık sessiz değilsin, seni hep seveceğim.” annesinin aklından bunların geçtiğini tahmin edebiliyordu. Babasının gözleri de aynı şeyı söylüyordu. O an bütün o arkadaşlarının, öğretmenlerinin ve ailesinin yüzüne bakınca yaşadığı o mutluluk anlatılmazdı ve o mutluluğunun sebebi de yarışmayı kazanması değildi. George mutluydu çünkü Hemingway`in bu sözünü her şeyden daha haklı buluyordu: “Hayattaki en güzel şey, tüm kusurlarınızı bilmenize rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır.”