Küresel Isınma ve Dünyamız

 

 

Dünyamızı çepeçevre saran gözle göremediğimiz gaz ve su buharından oluşan tabakaya atmosfer denmektedir. Atmosferin %78’lik kısmını azot, %21’lik kısmını oksijen ve geriye kalan %1’lik kısmını da hidrojen, helyum gibi çeşitli gazlar oluşturmaktadır. Atmosfer Dünyamız için hayati öneme sahiptir. En önemli görevi Güneş’ten gelen zararlı ışınları emmesi ve ve gün içi sıcaklık dengesini sağlaması olmakla birlikte Dünya’da yaşamı gerekli kılan iklim koşullarının dengelenmesinden de atmosferimiz sorumludur.

 

Havaya karışan katı, sıvı ve gaz kirletici maddelerin sebep olduğu hasarlar, atmosfer yapısının bozulmasına ve bütün canlıların olumsuz yönde etkilenmesine sebep olmaktadır. Atmosfer kirliliğini arttıran doğal olaylar orman yangınları, yanardağ patlamaları, bitki örtüsünde çürüyen bitkiler, hayvanlar ve toz fırtınaları olarak sıralanabilir. Yapay kirlilik kaynakları ise sanayi ve endüstriyel faaliyetler, enerji santralleri, ısınma amacı ve enerji elde etmek için kullanılan fosil yakıtlar, şehirleşme ve egzoz gazlarından oluşmaktadır. Bütün bu kirlilik etkenleri atmosferi olumsuz etkilemekte ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır.

Buzullar, Dünya’nın belirli bölgelerinde yer alan, yaz kış erimeyen, yer çekimi etkisiyle yer değiştirebilen büyük kar ve buz kütleleridir. Okyanuslardan sonra Dünya üzerindeki büyük su deposu, en büyük tatlı su deposudurlar. Dünya’daki tatlı suyun  yaklaşık %98’ini oluştururlar. Günümüzde karşı karşıya kaldığımız en büyük felaketlerden biri olan atmosfer kirliliğinin en büyük sonucu küresel ısınma buzulların erimesine, deniz seviyesinin yükselmesine, kuraklık, çölleşme, sel, heyelan ve kasırga gibi birçok başka felaketlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.

 

 

Dünyamızın küresel ısınma sebebiyle daha büyük felaketlere sürüklenmemesi için hem bireysel hem de toplumsal ciddi önlemler almamız ve bunları uygulamamız gerekmektedir. Bunun için yapmamız gerekenleri sıralarsak karbon ayak izini hesaplamalı, enerji tasarruflu ev aletleri kullanmalı, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmalı, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirip gıda israfını önlemeli,  atıkların değerlendirilmesi, bina ve evlere ısı yalıtımı yapılması, elektrikli cihazların fişleri kullanmadığımız zaman çekili olmalı, seyahat alışkanlıkları değiştirilmeli ve toplu taşıma ve bisiklet gibi araçlar tercih edilmeli, su kaynakları verimli kullanılmalı ve su israfını önlemeli, ağaçlandırmaya önem verilmeli ve toplumsal farkındalık arttırılmalı ve sosyal çevre topluluklarına katılarak yönetime ulaşılmalıdır. Ayrıca sanayi kaynaklı kirliliklerin azaltılması için de sanayi tesislerinde temiz yakıt kullanımı arttırılmalı, tesislerin bacalarına filtreler takılmalı, tesislerin meydana getirdiği atıklar için arıtma tesisleri kurulmalı ve bu tesisler mümkün olduğu kadar yerleşim yerlerine uzak olacak şekilde kurulmalıdır.

 

Sonuç olarak hem bireysel hem de toplumsal biliş seviyemizi arttırıp alınan önlemleri ve uygulayıcıları kontrol etmeliyiz. Atalarımızın dediği gibi “Küçük kıvılcımlar büyük yangınları doğurur.”. Bireysel gücümüzü hiç küçümsemeyip küresel ısınmayı önleyici adımlar atmalıyız.

 

 

 

 

 

 

(Visited 18 times, 1 visits today)