Küresel Isınma ve Besin İlişkisi

İklim değişikliği her geçen gün etkisini arttırırken uzmanlar, iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirebilmek için var gücüyle çalışıyorlar. Karbon ve sera gazlarının salınımı küresel ısınmanın etkenlerinin başlıca faktörleri ve her ne kadar yüksek orandaki salınım için artan otomobil ve fabrika sayısını sebep göstersek de aslında tükettiğimiz yiyeceklerin de iklim değişikliğinde ve karbon salınımında büyük bir rolü var.

Uzmanlara göre küresel ısınma için kritik sınır Dünya’nın 1,5°C daha ısınması. Her ne kadar büyük bir rakam gibi görünmese de küresel ısınma kendini bütün bölgelerde aynı şekilde göstermiyor. Bazı bölgelerde aniden artan sıcaklıklar ölümlere sebep olurken aynı zamanda kutuplardaki buz dağlarının erimesiyle birlikte deniz seviyesinde artışa sebep oluyor. Yükselen deniz seviyesi sebebiyle birçok ülke sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Durum böyle vahim iken insanlar artık ellerinden geldiğince önlem almanın ve küresel ısınmayı yavaşlatmanın peşinde. Alınan önlemlerin başında ise beslenme şekli geliyor.

Yiyeceklerin karbon ayak izi; yiyeceklerin yetiştirilmesi, işlenmesi, taşınması, depolanması, pişirilmesi ve atılması sonucu ortaya çıkan sera gazı emisyonlarıdır. Et bazlı beslenen bir insanın karbon ayak izi, vejetaryen beslenen bir insanın karbon ayak izine oranla 2 kat daha fazladır. Ayrıca et ile beraber yumurta ve peynirin de karbon ayak izi diğer besinlere oranla çok yüksektir. Öyle ki 1 kilo sığır eti yediğinizde ve araba ile 100 kilometre gittiğinizde yapmış olduğunuz karbon salınımı birbiriyle eş değer. Merak edecek olursanız günlük tükettiğiniz yiyeceklerin ortalama karbon ayak izini “BBC News: Climate Change Calculator” sitesine girerek de öğrenebilirsiniz.

Türkiye’de şu an kişi başına düşen ortalama sera gazı emisyonu miktarı 6.3 ton. 1990 yılında ise kişi başına düşen ortalama sera gazı emisyonu 3.8 ton idi. Ulusal kaynaklara göre 2030 yılında Türkiye’de kişi başına düşen ortalama karbondioksit salım miktarı yaklaşık olarak 10 ton olacak. Bu da demektir ki yaklaşık olarak 11 yıl içerisinde 4 tonluk bir artış görülecek. Birçok ülkede de böyle bir artış olma ihtimalini göz önünde bulundurursak Dünya’daki sıcaklık değil 1,5°C, 3°C bile artabilir. Böyle bir durumda da biyoçeşitlilik yüksek oranda azalırken, afetler ( kasırga, sel, heyelan vb.) daha da yıkıcı bir hal alacaktır.

Yemek alışkanlıklarımızda yaptığımız bazı küçük değişiklikler, Dünya için yararlı ve büyük değişimlere yol açabilir. Aldığımız dondurulmuş ve paketli gıdalar yüksek miktarlarda karbon ayak izine sahip. Hem sağlımız hem de çevre için zararlı olan bu tür gıdaların tüketimini ne kadar azaltabilirsek Dünya için o kadar iyi olacaktır.

Beslenme tarzlarının karbon ayak izleri (Et ağırlıklı, ortalama, etsiz, vejetaryen, vegan)

Uzun sözün kısası, küresel ısınmada rolü olanlar sadece otomobiller, fabrikalar ve fosil gazlar değil; beslenme tarzının da küresel ısınma üzerinde en az diğerleri kadar etkisi var. Küresel ısınmanın şiddeti giderek artıyor fakat şunu bilin ki önlem almak için henüz geç kalmış değiliz. Hayatımızda yapacağımız bir minik değişiklik bile bütün olayın gidişatını değiştirebilir.

 

Kaynakça:

  • https://www.bbc.co.uk/news/science-environment-46459714
  • https://www.universityofcalifornia.edu/news/how-your-diet-affects-climate-change
  • https://www.iklimhaber.org/turkiye-sera-gazi-emisyon-istatistiklerine-yakin-bakis/

 

(Visited 184 times, 1 visits today)