Kültürel Mirasın Aktarımı

Kültürel mirasın korunması sadece geçmişi değil, aynı zamanda toplumun kimliğini ve değerlerini de koruma amacı taşır. Bu sebeple de bir milletin kültürel mirasına sahip çıkıp onu gelecek nesillere aktarması ve bunu nasıl gerçekleştireceği bu konu üzerine farklı yaklaşımları doğurmuştur. Her bir yaklaşımın farklı avantajları ve zorlukları vardır.

Ortaya çıkan bakış açılarının ilki, turizmin bir ülkenin kültürel mirasını uluslararası boyuta taşıyabilmek için vazgeçilmez araçlardan olduğu düşüncesidir. Gerçekten de turizm sayesinde ziyaretçiler bir yapıyı incelerken geçmişin kadim izlerine tanıklık ederler ve turizm olmazsa o yapıyı canlı görme hakkını elde edemeyip internet üzerinden vs. öğrenmek zorunda kalacaklar. Bu da elbette ki turizmle elde edilecek verimin yerini tutmaz. Turizmin teşvik edilmesinin bir diğer faydası da yalnızca yabancıların değil o ülkenin kendi vatandaşlarının da kendi tarihlerine ilgisinin artmasına yol açmasıdır, bu da milli benliğin gelişmesinde büyük rol oynar. Ayrıca turizm, bir ülkenin ekonomisi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.  Tüm bu faydalarına rağmen turizmin fazla teşvik edilmesi de olumsuz sonuçları ortaya çıkarabilir.

Eğer ülkeye turist akışı çok fazla olursa tarihi yapılar üzerinde kalıcı hasarlar meydana gelebilir. Yine de bu, diğer yaklaşımda olduğu gibi kültürel mirasları halktan tamamen uzak tutmayı gerektirmez. Kültürel mirasların bulunmasının amacı zaten nesilden nesile tarihin aktarılmasını sağlamaktır. Eğer ki bu yapılar halktan uzak tutulursa halkın bu yapılara duyduğu ilgi azalabilir. İlk bakışta her ne kadar bu yöntem doğrudan halkın kültürel miras alanlarına zarar vermesini engellediğinden doğru çözümmüş gibi görünse de aslında öyle değildir çünkü bir kültürel mirasın korunması yalnızca fiziksel korunma ile sınırlı değildir; halk bu mirasa sahip çıkmalı ve değer vermelidir. Ayrıca kültürel mirasların halka kapatılması ülkenin vatandaşlarını da çok etkiler. İnsanlar kendi ülkelerindeki kültürel mirasın zenginliğinden bihaber olacaklar ve kendi ülkelerinin değerini hiçbir zaman yeterince bilemeyeceklerdir.

Kısacası kültürel miras alanları kesinlikle halka kapatılmamalıdır, turizm teşvik edilmeli ama aşırı turist akışını önlemek için planlamalar yapılmalıdır. Turistler, tarihi yapılara zarar vermemeleri için bilinçlendirilebilir ve bu konuda denetimler artırılabilir. Turizmden elde edilen gelirler, kültürel miras alanlarının onarımı ve bakımı için ayrılabilir. Unutulmamalıdır ki bir ülkenin kültürel mirası her bir taşında geçmişten iz taşıyan bir hazinedir. Bu miras, geçmişi yalnızca tarihi yapıların duvarlarında değil insanların kalplerinde de yaşatır. O sebeple, kendisini yaşatan halka asla kapatılmamalı, daha fazla gezilip görülmesi için teşvik edilmelidir.

(Visited 2 times, 1 visits today)