Tarihi yapılar geçmişten günümüze bir köprü görevi görür. Anadolu, çok eski yıllardan beri farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bize bıraktığı eserlerle onların yaşamlarıyla ilgili sırlar bırakmıştır. Bu eserlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması hem dünya tarihi hem de kültürümüz açısından çok büyük bir önem taşımaktadır.
Tarihi eserleri korumamız, onlara sahip çıkmamız gerekir. Çünkü onlar milletlerin devamlılığı ve kalıcılığı için önemli, toplumsal hafızanın diri kalması için gereklidir. Tarihi mekanlar tarihin seyrini belirleyen ve akışını değiştiren yerler olduğu için insanların geçmişle olan bağını kuvvetlendirip toplum içinde sosyal ve kültürel dokunun kalıcı ve yerleşik hale gelmesini sağlar. Ayrıca dünyaca ünlü tarihi eserlerimiz bize gelir sağlayıp tüm dünyaca tanınmamızı sağlar. Ancak günümüzde tarihi eserlere gereken önem verilmemektedir. Tarihi eserlerin olduğu yerler kazanç kapısı olarak görülerek tarihi eser olmadıkları iddia edilmektedir.
Kayseri’de beş asırdır dimdik ayakta duran Bozatlıpaşa Camii’nde Vakıflar Kayseri Bölge Müdürlüğü caminin tarihi eser olmadığını belirterek yıkım kararı verdi.
Gibi haberler tarihimize önem vermediğimizin göstergelerinden biridir. Bu haberler yerine Beypazarı, Safranbolu, Eskişehir Odunpazarı, Mardin Evleri gibi restore edilmiş yerler; Türkiye’nin en doğusunda bulunan İshak Paşa Sarayından en batısında bulunan Edirne Sarayı’na kadar olan tüm yerleri restore edilmiş ve ilgi çekici bir halde görsek turizmden elde ettiğimiz geliri arttırmakla kalmayıp diğer devletlere karşı güçlü bir imaj oluşturmuş oluruz. Yabancı ülkeler bu konuya çok önem verdiği için tarihi eserleri korumuş, gerekli restorasyonları yapıp onların kapılarını ziyaretçilere açmıştır. Bu dediğim yerlere örnek olarak Macaristan’ın Budapeşte kentini, Avusturya’nın Viyana şehrini ya da yine Avusturya’da bulunan Salzburg kentini örnek verebiliriz. Ancak günümüz Türkiyesinde tarihi eserlere olan bakış açısı onlarla aynı şekilde değildir. Maalesef onların sadece birer taş parçası olduğunu söyleyen, orada yer kaplamasından ziyade oraya bir AVM yapılmasını isteyen, yıkılıp yerine apartmanlar, gökdelenler dikilmesini isteyen topluluklar da vardır. Bu topluluklar çoğu zaman istediğini elde etmektedir ve bu bizim tarihimizi oldukça kötü etkilemektedir.
Atatürk’ün de dediği gibi “Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.” Bu sözden yola çıkarak toplumun eğitilmesi için faaliyetler düzenlenmeli, kampanyalar yapılıp yazılı ve görsel basınla toplum bilinçlendirilmelidir. Yeni neslin tarihi sevmesi amaçlanmalı, bu amaca yönelik yetiştirilmelidir. Umuyorum ki şimdiki nesiller tarihine sahip çıkıp bize miras bırakılan bu eserleri koruyarak gelecek nesillerin de tarihi özellikleri görmelerini ve tarihten ders çıkarmalarını sağlarlar.
KAYNAKÇA
: http://www.hurriyet.com.tr/5-asirlik-camiye-tarihi-eser-degil-denilerek-yikim-karari-cikti-37145841 https://yoldaolmak.com/en-guzel-orta-avrupa-sehirleri.html
(Visited 99 times, 1 visits today)