Sömestir tatili içinde gittiğim yerlerden beni en çok etkileyen yer küçük bir caddedeki kitapçı ve yanında yer alan internet kafe oldu. Bu iki dükkânı bitişik şekilde görmek ve kitapçının sahip olduğu müşteri sayısının 2 katından fazla müşterisi olan internet kafe işletmecisi her şeyden memnun gibiydi.
Konu burada eğlenip eğlenmemek değil tabii ki insan bazen rahatlamalı da fakat bu iki durumu göz önüne aldığımızda her ne kadar önemseme sekte bu aslında bizlere Türkiye’nin hangi durumda olduğunu bariz bir şekilde gösteriyor. Kitaplar bizlerin seviyesini arttırmaya ve sorgulamaya iterken zihinsel gelişimimizin büyük bir çoğunluğunu kaplıyor. Oyunlar olaylar üstünde daha kritik bir bakış açısı kazanma, olaylara çok yönlü bakma gibi kazançlar sağlıyor. Kitapçı içine girdiğimde daha sessiz ve sakin bir ortam hâkimdi küçük dükkânın içinde. Bazı raflar toz kaplamış bazılarının ise tozu yeni alınmıştı. Bu da dükkân sahibinin dükkânının temizliğiyle tam olarak ilgilenmediğini gösteriyordu. İlginçtir ki dükkânın içerisine girdiğinizde burnunuzu gıdıklayan o eski tarih ve kitap kokusu sizi rafların derinliğine çekiyor ve içinde kayboluyordunuz.
İnternet kafede daha çok neşe ve bol sohbet baskındı. İçerideki samimiyeti kapıdan girer girmez kasiyerin size ‘’Hangi masa kardeşim?’’ ibaresinden anlayabilirdiniz. Masa yanında kurulan arkadaşlıklar ve edilen o kısa sohbetler insanı oraya daha da çok bağlıyor. Benim gözlemlerimce bizler bir şeyler öğrenmeyi veya kendimizi etnik olarak geliştirmeyi hep ikinci plana bırakıyoruz birinci olarak hep kişisel tatminlik geliyor. İnternet kafe kitapçıya oranla daha büyük daha temiz ve daha bakımlı gözüküyordu ve galiba bunun sebeplerinden biri tercih edilme sırasıydı. İnsanlar sevdiği bir şeyi yaparken etrafın pis olmasını istemez sonuçta değil mi? Belki de sunulan imkan ve olanaklarda müşteri sayısını etkiliyor olabilir.
Kitapçının derinlerinden gelen o tarih kokusu ve mütevazılık sizi bir kitap almaya zorlarken diğer taraftan internet kafeden gelen o eğlence görüntüleri veya kurulan arkadaşlıklar sizi ikilemde bırakıyor. Burada karar tamamen size kalmış, kendinizi ne kadar eksik görüyorsanız o dükkanlardan birine yönelmek en mantıklısıdır tabii ki.
Yeri geldiğinde eğlenmeli ama yeri geldiğinde çalışmayı, okumayı bilmeliyiz. Kitapçının içinde bulunduğu ve vaziyet gereği durduğu dükkanı tarih kokarken ne yapmamız gerektiğini unutmamalı, o caddeden geçtiğimizde kitapçıya kendimiz için bir göz atıp tarihte kaybolmalıyız.
Kültür Karmaşası
(Visited 104 times, 1 visits today)