“Senin işin çok kolay ki, sadece o koca şapkadan tavşan çıkarıyorsun. Ben bir sihirbaz olsaydım insanları yok ederdim.” dedi küçük çocuk bir anda. Şehrin en ünlü sirkine gelmişti ailesiyle ve buradaki en ünlü en sihirli sihirbazı izliyorlardı. Sihirbaz gülümsedi, dişleri sarıydı ve sivriydi kısacası çok korkunç bir gülümsemesi vardı. “Bazı insanları kaybetmek için sihire gerek yoktur.” dedi sesli bir şekilde, “Sadece aptal olanları seçmen gerekir.” diye de mırıldandı. Gösterisine devam etti sonra. Gösteri abartıldığı kadar güzeldi: Şapkalardan çıkan kuşlar, ikiye bölünen insanlar… Çocuk gördüğü her şeye hayran kaldı.
Gösteri bittikten sonra da çocuk koşarak çıktı oradan. Sonra bir ses duydu: “Pssst! Psst! Charlie, buraya bak.”. Çocuk hemen sesin geldiği yöne döndü. Çok garip bir şey gördü bu konuşan normal bir insan değildi. Bir kuklaydı. Ama Charlie ne kadar uğraşsa da kuklayı kimin oynattığını göremedi. “Adımı nereden biliyorsun, sen kimsin?” diye sordu. Kukla karşılık verdi: “Benim adım Fıstık, tüm gün çok uslu bir çocuk olduğunu gördüm ve sana bir hediye vermek istedim.” “Hayır islemiyorum, annem ve babam nerede ben onları istiyorum.” “Hediyem tam olarak bunula ilgiliydi Charlie, sadece benimle gel çocuğum.” Charlie bu kuklayı takip etti ama kuklayı tutan adam bir türlü ortada yoktu, görünmüyordu. Sirki aştılar ve mağara gibi bir yere geldiler. Sonra bir anda kukla durdu. Charlie sen artık büyük bir çocuksun, sır tutmaya ve bu göreceğin şeylere hazır mısın dedi kukla.
Bu kukla bir tuhaftı çok garip bir aksanı vardı, üstündeki gömlek eskiydi ama yeni tıraş olmuş gibi sakalları uzamaya yeni yeni başlıyordu. Charlie büyük bir heyecanla bağırdı: “Evet hazırım!”. Sonra içeri girdiler ve Charlie bir anda anne ve babasının sesini duydu. “Charlie sakın içeri girme! Hemen kaç ve polis çağır, KOŞ!!!”. Ama artık çok geçti mağaranın kapısı kapandı ve Charlie çevresindeki şeyleri fark etmeye başladı. Kukla ortalıkta yoktu ama her yerde çok güzel mor taşlar vardı. Charlie’nin gözleri dolmaya başlamıştı. Bu mor taşları takip ederken bir yandan da sürekli anne ve babasına sesleniyordu. Yüzüne yeşil bir ışık vurmaya başladı, gözleri ve ağzı kocaman açıldı. Gördüklerine inanamıyordu.
Kocaman kapsüller içine insan bedenleri vardı, hepsinin yüzünde korkmuş bir ifade vardı. Derileri soyulmaya başlamıştı ve hiçbirinin göz bebeği yoktu. Charlie çığlık atmaya ve histerik bir şekilde ağlamaya başladı sonra bir anda bir ses duyuldu. “Sessiz ol çocuğum sana teşekkür etmek için buradayım, senin sayende artık ruhum serbest. Sen sormadan ben açıklayayım bu son kapsüldeki bedene dikkatli bak. Bana benzemiyor mu? Gösteride gördüğün o sihirbaz yıllar önce bir insanın ruhunu bir kuklaya hapsetti ve bu insanın kurtulmasına tek şart başka bir insanın hapsolması. Neden benim oynatıcımı hiç görmedin sanıyorsun Charlie. Çünkü bir oynatıcı yok, bu sadece benden ibaret. Aslında anne ya da babanı alacaktım ama sihirbaz onları beğenmedi. Ruhumu serbest bıraktığın için minnettarım ve çok özür dilerim. Şimdi şurada duran boş kapsülün içine gir.”.